Hükmün Neshi

Nesih ile Tahsis Arasındaki Fark
Neshin Çeşitleri
Nesih ya sarih olur veya zımnî olur
Nesih külü veya cüz´î olabilir
Nassa İlave Yapmak Suretiyle Nesih

DÖRDÜNCÜ KAİDE: HÜKMÜN NESHİ

Nesh: Şer´î bir hükmü daha sonraki şer´î bir delil ile kaldırmak demektir. İlâhî dinlerde nesih vakidir. Meselâ bizim şeriatımız önceki şeriatlarda var olan 1 fer´î hükümleri neshetmiştir. Nesih bizim şeriatımız içinde de olmuştur. Sonra nesih ancak Rasûlullah hayatta iken düşünülebilir, vefatından sonra nesih yok­tur. Çünkü nesih ancak vahiy ile bilinir, vahiy de Rasûlullah (s.a.) sağlığında-dır, vefatından sonra hükümlerden hiç bir şey neshedilmemiştir. Zira artık ne yeni vahiy var ne de Allah tarafından gelen yeni bir din.

Neshin hikmeti: Şer´î hükmün esası olan maslahatın değişmesidir.

Hüküm muayyen bir maslahatı gerçekleştirmek ve muvakkat sebepler için konulmuş olup daha sonra bu maslahat değişmiş ve o sebepler ortadan kalkmış olabilir. Çünkü maslahat zamanın değişmesiyle değişir, hikmet önceki hükmün değişmesini gerektirir ve önceki hükme son verip devamı arzu edilen yeni bir hüküm ortaya koymak insanların maslahatına daha uygun olabilir. Bu, tedricî-Hği gerektiren teşri´ adaletine uygun bir harekettir. İnsanları bir halden başka bir hale aktarmak efdal ve evlâdır ve daha hakîmânedir. Maslahat değişmese dahi hükmün değiştirilip neshedilmesiyle insanları imtihan etme kastedilmiş de olabilir.

Şu hadise maslahatın değişmesine misaldir: Kurban bayramı günlerinde Medine´ye etraf kabilelerden pek çok kafile gelmesi sebebiyle (onlara ikram edilsin gayesiyle) Rasûlullah (s.a.) kurban etlerinin saklanmasını nehyetmişti. Bu kafileler gidince nehyin sebebi ortadan kalktı. Rasûlullah (s.a.) da saklan­masına izin verdi.

Teşri´deki tedricîliğe ise pek çok misal vardır. Bunların bir çoğu içkinin haram kılınmasında görülür: Bir ayette Allah (c.c.) insanların hurma ve üzüm­den istifade ettiklerinden, onlardan sarhoş edici içecekler elde ettiklerinden, gü­zel meyva ve rızık yediklerinden bahseder. Daha sonra haram kılmak için bir hazırlık olmak üzere içki ve kumarda insanların maddi kazançları olmakla be­raber büyük bir günah da olduğundan bahseder. Çünkü aklen ve şer´an zararı faydasından fazla olan şeyden kaçınmak gerekir. Sonra onu haram kılmak için üçüncü adım olarak Allah (c.c.) müslümanların sarhoş iken namaza yaklaşma­larını yasak etti. Çünkü namaz vakitleri peşpeşe gelir, kişi bir vakitte içse son­raki namaz vaktinde ayılacağından emin olamaz. Bu ayetten sonra gündüz iç­meyi p gece içmeye başladılar. En sonunda içkinin haram kılındığına ve her zaman kaçınılması farz olduğuna delâlet eden kat´î ve açık nas geldi. Çünkü içki şeytanın işlerinden bir pislikti ve insanları namazdan ve Allah´ı anmaktan alıkoyuyordu.

Faizin haram kılınması da dört merhalede olmuştu. Miras nizamı da icı olarak meşru kılındı: Önce evlad edinme yolu ile miras bırakma neshedildi-Sonra anlaşma ve kardeş edinme yolu ile miras alma neshedildi. En sonunda miras hükümleri için Nisa süresinde mufassal bir nizam indi.

Nesih ile Tahsis Arasındaki Fark

Hem nesih hem de tahsis, hükmü şamil olduğu sahanın bir kısmına has­retmektir. Ancak tahsis, hükmü, fertlerin bir kısmına hasretmektir nesih ise hükmü zamanın bir dilimine hasretmektir.

Başka bir açıdan da farklıdırlar: Tahsis, sîğanın umumu dışında kalanı, mütekellimin umum lafzı ile zaten kasdetmediğini beyan etmektir. Nesihte ise mütekellim önce lafız ile delâlet etmesini istediği şeyi sonra ondan çıkarır. Bir başka ifadeyle: Tahsis, tahsis edilmiş olan şeyin aslında zaten murad edilmedi­ğinin beyanı, nesih ise bir şey sabit olduktan sonra sona erdirilmesidir. Sonra tahsis âmm lafzı ile beraber bulunan veya daha sonra gelen bir delil ile olabile­ceği halde nesih sadece bilâhere gelen bir delil ile olur.

Neshin Çeşitleri

Kur´an´ın Kur´an´ı, mütevâtir sünnetin mütevâtir sünneti, haberi vahidin haberi vahidi neshetmesi ittifakla caizdir.

Mütevâtir sünnetin haberi vahidle neshi ise Cumhura göre caizdir. İmam Şafiî "Ne Kur´an sünneti, ne sünnet Kur´anı neshedebilir" diyerek bunu kabul etmemiştir. Ayetin haberi vâhidle neshedildiğine misal "Denizin suyu temiz, meytesi helâldir." hadisinin bütün meyteleri haram kılan ayetleri neshetmesidir. Ayetin mütevâtir haberle neshedildiğine misal de "Vârise vasiyet yoktur" müte­vâtir hadisinin miras ayetlerinin umumunu neshetmesidir.

İcmânın icmâyı, kıyasın Kur´an ve sünneti neshi caiz değildir.

Nesih daha başka çeşitlere de ayrılır:

Mut´a nikahının nehyinde olduğu gibi nesih yerine bedel koymadan mü-cerred hükmün ilgası şeklinde olabilir.

Neshedilen hükme bedel başka bir hüküm getirilirse bunun, neshedilen-den daha hafif veya ona müsavi veya mükellefe ondan daha ağır olması caizdir.

Hükme bedel hükümle nesha misal olarak, miras için mufassal hükümler getirilerek ana-baba ve akrabaya vasiyetin vücübunun neshedilmesi, namazda Beyt-i Makdise yönelmenin Kabe´ye yönelme emriyle neshedilmesi, bir sene iddet bekleme hükmünün dört ay on gün ile neshedilmesi...zikredilebilir.

Müsavi bir bedel ile nesha misal Kabe´ye yönelme emriyle Beyti Makdise yönelmenin neshedilmesidir.

Daha hafif bir bedel ile nesha misal, tam bir yıl olan iddetin dört ay on gün ile neshedilmesidir.

Cumhura göre daha ağır bir bedel hüküm getirilerek nesih caizdir. Çünkü mashalat daha hafif hükümden sonra daha ağır hüküm koymakta olabilir.Buna misal olarak, İs lamın bidayetinde haram olan savaşın Hicret´ten sonra cihad emriyle neshedilmesi, âşûra orucunun ramazan orucu ile neshedilmesi, içkinin mubah oluşunun haram kılınarak neshedilmesi, aynı şekilde kumarın haram

olması, önce caiz olan müt´a nikahının daha sonra neshedilmesi, zina eden ka­dının evde hapsedilerek, erkeğin sözle azarlanıp ayıplanarak cezalandırılması şeklindeki hükmün celde = sopa vurulması bekârın sürgün edilmesi ve evlinin recmedilmesi hükmü ile neshedilmesi gibi hükümler zikredilebilir. Bütün bu hükümler öncekilerden ağırdır. Ancak "Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (isek) herhalda daha hayırlısını veya benzerini ge­tiririz. Bilmedin mi ki, Allah her şeye kadirdir" (Bakara: 2/ 106)ayetinde de be­yan edildiği gibi nesihle mükelleflerin maslahatı düşünülmüştür. Hayırlılık daha hafifiyle olduğu gibi müsavi olanı ile veya daha ağın ile de olur.

Nesih ya sarih olur veya zımnî olur:

Sarih nesih: Sâri´in önceki hükmü ilga ettiğini sarahaten ifade etmesidir. Meselâ "Ey peygamber! müminleri savaşa teşvik et. Eğer sizden sabırlı yirmi kişi bulunursa (onlar) ikiyüz kâfire galip gelirler. Eğer sizden yüz kişi olursa bin kâfire galip gelirler. Çünkü onlar anlayışı olmayan bir millettir. Şimdi sizde bir zaaf olduğunu bildiği için Allah sizden (yükü) hafifletti. O halde sizden sa­bırlı yüz kişi bulunursa (onlardan) ikiyüzüne galip gelir. Ve eğer sizden bin kişi olursa Allah´ın izniyle (onlardan) ikibin kişiye galip gelirler. Çünkü Allah sab­redenlerle beraberdir." (Enfal: 8/65-66) ayet-i kerimeleri ve Rasûlullah (s.a.) in "Ben size kabir ziyaretini yasak etmiştim. Dikkat! Artık ziyaret edebilirsiniz, Zira o size âhireti hatırlatır" hadisi ile "İhtiyaçtan dolayı ben size kurban etlerini depolamayı yasak etmiştim. Dikkat! şimdi depo edebilirsiniz" hadisi şerifleri sarih nesha misaldir.

Zımnî nesh ise sâri´in açıkça nesihten bahsetmeyip önceki hükme muarız (çatışan) bir hüküm koymasıdır. Bu halde sonraki öncekini zımnen neshetmiş sayılır. Şeriatte bu çok vaki olmuştur. Meselâ anne-baba ve akrabaya vasiyetin vacib oluşu miras ayetleri ile neshedilmiştir. Bunlar muarız iki hükümdür, dolayısıyle ikincisi birincisini neshetmiştir. Onun için Rasûlullah (s.a.) "Allah (c.c.) her hak sahibine hakkını vermiştir, artık vârise vasiyet yoktur" buyurmuşlardır.

Nesih külü veya cüz´î olabilir:

Cüz´î nesih, şâri´in önceki hükmü bazı hallerde veya bazı kişiler hak­kında iptal etmesidir: Meselâ önce hükmün âmm veya mutlak olarak konulup sonra bunun bazı fertlere ait kılınması veya bazı kayıtlar getirilmesi cüz´î ne­sihtir. Meselâ: "Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra dört şahit ge­tiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini ebediyyen kabul etmeyin" (Nur: 24/4) ayeti kazif haddi hakkında umumidir, eşine veya başka­sına iftira edene de şamildir. Sonra Allah (c.c.) hanımına zina isnadında bulu­nan hakkında "Eşlerine zina isnadında bulunup da kendilerinden başka şahitleri olmayanlara gelince, onların herbirinin şahitliği kendisinin doğru söyleyenler­den olduğuna dair dört defa Allah adına yemin ederek şahitlik etmesidir" (Nur:

24/6) hükmünü koymuştur. Artık kocaya kazif haddi vurulmaz o eşi ile lîânla-şır.

Âmm veya mutlak, kendileri tahsis veya takyid eden delil ile beraber vârid olursa bu nesih değil tahsis veya istisna olur veya âmm veya mutlaktan ne mu-rad edildiğinin beyanı olur.

Küllî nesih ise önceki hükmü herkes için tamamen ilga etmektir. Miras hükümlerini vazederek ana-baba ve akraba için yapılması vacib olan vasiyeti ilga etmek, "Vârise vasiyet yoktur" hadisi ile vârise vasiyeti menetmek küllî ne­sihtir. "İçinizden ölüp de dul eşler bırakan kimselere gelince onlar kocalarının evlerinden çıkarılmadan bir yıla kadar bıraktıkları terikeden faydalanmaları hu­susunda vasiyet etsinler" (Bakara: 2/240). "Sizden ölenlerin geride bıraktıkları esleri dört ay on gün beklesinler." (Bakara: 2/234) ayet-i nazil olmuş, tam bir yıl olan iddeti iptal etmiş ve yerine dört ay on günlük vefat iddetini vazetmiştir. Bu da küllî nesihtir.

Neshin mahalli: (Neshi kabul eden ve etmeyen şeyler)

Neshin mahallinden maksad kendisine te´bîd veya tevkît kaydı konulma­mış her şer´î hükümdür. Buna göre her hüküm neshi kabul etmez. Neshi kabul edenler hüsün veya kubh vasfı sakıt olabilen hükümlerdir. Kabul etmeyenler ise üç çeşittir:

1 - Te´bîd = ebedîlik ifade eden bir kayıt bulunan nasslar. Meselâ: "Onlar o cennette ebedîdir" (Beyyine: 98/8), Zina isnadında bulunanlar hakkındaki "Onların şahitliğini asla kabul etmeyin" (Nur: 24/4), "... ve sana uyanları kı­yamete kadar kâfirlerden üstün kılacağım" (Âli imran: 3/55) ve Rasûlullah (s.a.)´ın cihad farziyyetinin bakî olduğunu ifade eden: "Cihad Allah´ın beni Peygamber olarak göndermesinden bu ümmetin sonu deccal ile savaşıncaya kadar devam edecektir." gibi te´bîd ifade eden naslar neshi kabul etmez.

2- Maziye ait haberler. Meselâ: "Semûd´a gelince onlar pek zorlu bir sar­sıntı ile helak edildiler. Âd ise uğultulu, önünde durulmaz bir fırtına ile mah­vedildiler. " (Hâkkâ: 69/5-6) haberi neshedilmez.

3- Zamanın değişmesiyle hüsün ve kubuh vasfı değişmeyen esaslara ait hükümler. Meselâ dinin esaslarına, itikat ve ibadetlere, şûra, adalet ve kanun karşısında eşitlik gibi İslâmın ana prensiplerine, doğruluk, emanet ve iffet gibi faziletler ve bunların zıddı olan yalan, hıyanet ve iffetsizlik gibi rezilliklere ait hükümlerin neshi düşünülemez. Çünkü bunlar her hâlü kârda ya hasendir veya kabihdir.

Nassa İlave Yapmak Suretiyle Nesih

Nassa sonradan ilave yapmak nesih midir değil midir? Bu hususta iki gö­rüş vardır: Cumhura göre bu tahsistir nesih değildir. Hanefîlere göre nesihtir. Meselâ: "Ameller niyetlere göredir" hadisi ile abdestte niyeti şart koşmak abdest ayetine bir ziyadeliktir. "Bekar bakire ile zina ederse cezası yüz sopa ve bir yıl

sürgündür." mealindeki Ubâde bin Sâmit hadisi ile zina cezasında celdeye sür­günü de ilave etmek celde ayeti üzerine ziyade yapmaktır. "Kabeyi tavaf etmek namazdır." hadisi ile tavafta tahareti şart koşmak "Beyti aîîkı tavaf etsinler." (Hac: 22/29) ayeti üzerinde bir ziyadeliktir.

Bu misallerde geçen ziyadelikler cumhura göre nesih değil tahsis veya takyid kabilindendir, Hanefîlere göre nesihtir.

Bu ihtilafın semeresi, haber-i vahid ve kısas gibi kendisiyle nesih caiz ol­mayan delillerle bu ziyadenin yapılıp yapılmamasında görülür: Hanefîlere göre bu ilave bir nesihtir, o halde ne haber-i vâhidle ne kıyasla bu ziyade yapılmaz. Çünkü bunların hiçbiri mütevâtir olan Kur´anı neshetmez. Hanefîler bu esasa binaen tavafta tahareti, zıhar ve yemin keffaretinde azad edilecek kölede imanı şart koşmadılar.

Bu ziyadelik nesih değildir diyen cumhura göre ise haber-i vahid ve kıyas gibi zan ifade eden her şeyle bu ziyadelik yapılabilir. Meselâ radâ´ = süt em­zirme meselesinde, ayet-i mutlak geldiği halde Şafiîlerin bu haramlığı "beş defa emzirme" ile takyid etmeleri, Kur´an-ı Kerîm´in âmm ifadeleri namazda Kur´an´dan kolayına gelen yeri okumanın namazın sıhhati için kâfi olmasını iktiza ederken Şafiîlerin, ister yalnız ister cemaatle olsun her hal ü kârda fatiha okumayı şart koşmaları bu esasa binaendir.

Hanefîler bu görüş üzerine, abdestle niyetin şart koşulması namazda fa­tiha okunmasının tayini, bir şahid ve bir yeminle hâkimin hükmetmesi gibi me­selelerde vârid olan pek çok sahih haber-i vahidi terketmişlerdir. Ancak Hanefî­ler bu kaideye bütün ictihadlannda bağlı kalmamışlar, Kur´an-ı Kerîm şart kılmadığı halde sünnette vârid olan muamelâtın şartlarından pek çoğunu şart koşmuşlardır. Meselâ şartlı satışı nehyeden hadisi esas alarak bu satışın fâsid olduğunu söylemişlerdir.