Mendub
Tarifi: Nedb lügatte bir şeyi yapmaya çağırıp teşvik etmektir. Usûlcülere göre ise "kesin olmaksızın şâri´in mükelleften yapmasını talep ettiği şeydir. Bir fiilin mendub olduğu ya bizzat talep sığası ile bilinir ki "Kişi Cuma günü abdest alırsa ne âlâ ne güzel, gusül yaparsa gusül daha faziletlidir." hadisi şerifinde olduğu gibi icbar ve ilzam olmadığına delâlet eder.
Veya vacib olmadığını gösteren bir karine ile gelen emir sığasıyle bilinir. Meselâ: Borcun yazılmasını emreden ayet-i kerime: "Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın." (Bakara: 2/282). Buradaki emir, hemen akabinde gelen "Bir kısmınız diğerlerine bir şey emânet ederse yed-i emin olan kimse kendisine emanet edileni yerine versin." (Bakara: 2/283) ayet-i kerimesindeki mahsus karine sebebiyle vücubdan nedbe sarfedilmiştir. Yani borç veren borcu yazmadan da borçluya güvenebilir demektir. Ayrıca kölelerle "kitabet" anlaşması yapılmasına dair "Eğer onlarda bir hayır görürseniz hemen mükâtebe yapın" (Nur: 24/33) ayet-i kerimesindeki emir de haricî bir karine sebebiyle vücubdan nedbe sarfedilmiştir ki bu karine mâlikin mülkünde tasarruf hürriyetine sahib olmasıdır.
Çeşitleri: Mendub üç kısma ayrılır[1]
1 - Tekitle yapılması istenen mendub: Bu, terkedenin cezaya müstahak olmayıp ancak levm ve itaba (gazap ve zemme) müstahak olacağı fiildir. Meselâ, namazı cemaatle kılma, ezan ve ikâmet gibi dinî vecibelerin kemâlini ifade eden fiiller, abdest alırken ağıza burna su alma, namazda fatihadan sonra Kur-´an´dan bir şey okuma gibi Rasûlullah (s.a.) in devamlı yapıp nadiren terk ettiği fiiller bu kabildendir. Bu kısma sünnet-i müekkede veya sünnet-i hüdâ denilir.
Hükmü: Yapan sevap kazanır, terkeden ikâba müstehak olmaz ancak levm ve itaba maruz kalır. Fakat ezan ve cemaatle namaz gibi şeâir-i diniyyeden olur da bir belde halkı terkedilmesinde ittifak ederlerse sünneti küçümsediklerl için onlara savaş açılması vacib olur.
2- Yapılması meşru olan mendub: Yapan sevap alır, terkeden itâb ve ikâb görmez. Yatsı namazının ilk dört rekat sünneti gibi Rasûlullah (s.a.) in devamlı yapmayıp bir veya bir kaç defa yapıp terkettiği ameller, haftanın pazartesi ve perşembe günleri oruç tutması gibi bütün nafile ibadetler bu kabildendir. Bunlar müstehap ibadetler denir.
Hükmü: Bu vasıftaki ibadetleri yapan sevaba nail olur, yapmayan levm ve itab edilmez.
3- Zâid mendub: Yani mükellefin (sünnete ittibada) kemâline delâlet eden mendub amellerdir. Yemesinde, içmesinde, yürüşünde, uyumasında, giyimi ve benzeri Rasûlullah´ın âdet gereği yaptığı şeylerde ona tabi olmak bu kabildendir. Bunlar zevâid sünnetler, âdâb ve faziletler denir, zira kişi bunlarla mükellef değildir.
Hükmü: Bu gibi amelleri terkeden levm ve itaba uğramaz. Kişi bu fiilleri Rasûlullah´ı örnek alma ve ona tabi olma niyetiyle yaparsa sevaba nail olur.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Mirâtü´l-Usûl: 2/392; Keşful-Esrâr. 1/630.
Veya vacib olmadığını gösteren bir karine ile gelen emir sığasıyle bilinir. Meselâ: Borcun yazılmasını emreden ayet-i kerime: "Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın." (Bakara: 2/282). Buradaki emir, hemen akabinde gelen "Bir kısmınız diğerlerine bir şey emânet ederse yed-i emin olan kimse kendisine emanet edileni yerine versin." (Bakara: 2/283) ayet-i kerimesindeki mahsus karine sebebiyle vücubdan nedbe sarfedilmiştir. Yani borç veren borcu yazmadan da borçluya güvenebilir demektir. Ayrıca kölelerle "kitabet" anlaşması yapılmasına dair "Eğer onlarda bir hayır görürseniz hemen mükâtebe yapın" (Nur: 24/33) ayet-i kerimesindeki emir de haricî bir karine sebebiyle vücubdan nedbe sarfedilmiştir ki bu karine mâlikin mülkünde tasarruf hürriyetine sahib olmasıdır.
Çeşitleri: Mendub üç kısma ayrılır[1]
1 - Tekitle yapılması istenen mendub: Bu, terkedenin cezaya müstahak olmayıp ancak levm ve itaba (gazap ve zemme) müstahak olacağı fiildir. Meselâ, namazı cemaatle kılma, ezan ve ikâmet gibi dinî vecibelerin kemâlini ifade eden fiiller, abdest alırken ağıza burna su alma, namazda fatihadan sonra Kur-´an´dan bir şey okuma gibi Rasûlullah (s.a.) in devamlı yapıp nadiren terk ettiği fiiller bu kabildendir. Bu kısma sünnet-i müekkede veya sünnet-i hüdâ denilir.
Hükmü: Yapan sevap kazanır, terkeden ikâba müstehak olmaz ancak levm ve itaba maruz kalır. Fakat ezan ve cemaatle namaz gibi şeâir-i diniyyeden olur da bir belde halkı terkedilmesinde ittifak ederlerse sünneti küçümsediklerl için onlara savaş açılması vacib olur.
2- Yapılması meşru olan mendub: Yapan sevap alır, terkeden itâb ve ikâb görmez. Yatsı namazının ilk dört rekat sünneti gibi Rasûlullah (s.a.) in devamlı yapmayıp bir veya bir kaç defa yapıp terkettiği ameller, haftanın pazartesi ve perşembe günleri oruç tutması gibi bütün nafile ibadetler bu kabildendir. Bunlar müstehap ibadetler denir.
Hükmü: Bu vasıftaki ibadetleri yapan sevaba nail olur, yapmayan levm ve itab edilmez.
3- Zâid mendub: Yani mükellefin (sünnete ittibada) kemâline delâlet eden mendub amellerdir. Yemesinde, içmesinde, yürüşünde, uyumasında, giyimi ve benzeri Rasûlullah´ın âdet gereği yaptığı şeylerde ona tabi olmak bu kabildendir. Bunlar zevâid sünnetler, âdâb ve faziletler denir, zira kişi bunlarla mükellef değildir.
Hükmü: Bu gibi amelleri terkeden levm ve itaba uğramaz. Kişi bu fiilleri Rasûlullah´ı örnek alma ve ona tabi olma niyetiyle yaparsa sevaba nail olur.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Mirâtü´l-Usûl: 2/392; Keşful-Esrâr. 1/630.
Usulü Fıkıh - Vehbe Zuhayli
- Takdim
- Giriş
- Şer´i Deliller
- Kuran-ı Kerim
- Sünnet
- İcma
- Kıyas
- İstihsan
- Maslahat-ı Mürsele
- Örf
- Önceki Şeriatlar
- Delil Sahabe Mezhebi
- Şeddi Zerayi
- İstishab
- Ahkam-ı Şer´iyye
- Vacib
- Mendub
- Haram
- Mekruh
- Mübah
- Vaz´i Hüküm ve Çeşitleri
- Hakim
- Mükellefin Fiilleri
- Mükellef
- Delaletler Dile Ait Temel Kurallar
- Nassın Şer´i Hükme Delalet Yolları
- Mefhumu´l-Muhalefet
- Delaletin Açık Olması ve Mertebeleri
- Delaleti Açık Olmayan Lafızlar ve Mertebeleri
- Müşterek ve Delaleti