Ummu Mâbed Künyeli Hâlid´in Kızı Atike
Rüzgâr, kül gibi toprak yağdırıyordu. Bundan dolayı o seneye Amu´r-ramade [1] adı verildi {Hicretin 18. yılı). Mü´minierin emîri Hz. Ömer, Hz. Ali, Hz. Osman, Abdurrahman İbn Avf, el-Abbas İbn Abdil-muttalib, Usâme İbn Zeyd, Useyd İbn Hudayr ve Abdullah İbn Mes´ud´la birlikte Rasûlüllah´ın mescidinde oturuyorlardı. Abdurrahman İbn Avf şöyle dedi :
? Mü´minierin emîri! İnsanlar şiddetli bir açlık, kuraklık ve kıtlıkla karşılaştılar. Açlık o dereceye geldi ki yabanî hayvanlar insanlara sığınmaya başladılar.
Hz. Ömer (R.A) konuşmayıp sükûtu tercih etti. Useyd İbn Hudayr;
? Öyle ki insan, koyunu kesip pis yerlerini dahi yer hale geldi, dedi.
Mü´minierin emîri Hz. Ömer (R.A) halkın sağ kalıp ölmemesi için yağ ve sütün tadına bakmamaya yemin etti.
Usâme İbn Zeyd
? Pazara bir tulum yağla bir tulum süt geldi, dedi.
Hz. Ömer (R.A)´ın bir kölesi pazara gidip o tulumu kırk dirheme satın aldı. Daha sonra mü´minierin emîri Hz. Ömer´e gelip şöyle dedi :
? Ey mü´minierin emîri! Allah yeminini doğru çıkarsın ve ecrini büyük etsin. Pazara bir tulum sütle bir tulum yağ geldi..Ben onları kırk dirhem karşılığında satın aldım.
Hz. Ömer, (R.A] :
? Sen onlan zorla satın almış oldun. Onları tasadduk et. Çünkü israf olur diye ben yemek istemiyorum, dedi.
Daha sonra yanındakilerin yüzüne bakarak şunu ilâve etti:
? Onların karşılaştığı şeyle ben karşılaşmadığımda halkın durumuyla ben nasıl ilgilenirim?
Usâme İbn Zeyd de şöyle dedi:
? Mü´minierin emîri! Ben Kudeyd´e uğradım. Ve Ummu el-Huzaiyye´nin yanında kaldım. Orada, hiçkimsede az veya çok süt yokken, sabah akşam sütünü sağdığı bir keçi olduğunu gördüm.
Abdullah İbn Mesud :
? Belki o, Rasûlüllah (S.A.V) Mekke´den Medîne´ye hicret ettiği, Ebû Bekr´le birlikte Kudeyd´e Ummu Ma´bed´in yanında kaldığı gün memesine elini sürdüğü dişi keçidir, dedi.
Usâme İbn Zeyd Kudeyd´e gitti. Atike Bint Halid İbn Ma´bed el-Huzaiyye´nin (Ummu Ma´bed´in) yanında konakladı. Abdullah İbn Mesv ud´un söylediğini ona haber verdi. Ummu Mâbed :
? İbn Mes´ud´un dediği doğrudur.. Kabe´nin Rabb´ine yemin olsun ki, o Rasûlüllah´ın memesine ve sırtına elini sürdüğü keçidir, dedi.
Usâme İbn Zeyd gülümseyip atının dizginlerini saldı ve Medîne´ye döndü.
Ummu Ma´bed, Mekke tarafına uzaklara bakarak çadırının kenarına oturdu. Zihninde hatıralar canlanmaya bşldı ve kendini iki deve üzerinde kendisine dört kişinin uğradığı günde buldu. O, Kâ´be´nin avlusunda su dağıtan ve yemek yediren temiz kalpli bir kadındı.
O, amcasının oğlu Temîm İbn Abdiluzza ile evliydi. Evi ise Ku-deyd´deydi. Hicret kafilesi Ummu Ma´bed´den satın almak için et ve hurma sormuştu. Ummu Ma´bed de :
? Vallahi, bizim yiyecek namına hiçbir şeyimiz yok. İ yıf ve sütsüz bir keçimiz var, demişti.
Muhammed (S.A.V) :
?Uınmu Ma´bed sende süt var mı? diye sormuş. Ummu Ma´bed de :
? Hayır, vallahi diye cevap vermişti.
Muhammed (S.A.V) çadırın kenarında bir keçi görmüş ve :
? Ummu Ma´bed! Bu keçi nedir? diye sormuştu. Ummu Ma´bed de :
? O, hepsinden zayıf ve hastalıklıdır, diye cevap vermişti, Muhammed (S.A.V) :
? Onu sağmama müsaade eder misin? demişti. Bunun üzerine- Ummu Ma´bed :
? Vallahi, ona şimdiye kadar hiçbir erkek keçi yaklaşmamıştır. Eğer onda süt bulabilirsen, sağ demişti.
Muhammed (S.A.V) küçük yaşta olan Ma´bed´i gönderip :
? Şu keçiyi getir, demişti. Daha sonra Muhammed (S.A.V) :
? Çocuk! Bir kap getir, demişti.
Muhammed (S.A.V) eliyle keçinin memesine dokunmuş, Allah´ın adını söylemiş (bismillah demiş) ve memesini eliyle sığayıp: «Ey Allah´ım! Ona koyununu bereketli kıl!» diye dua edince keçinin memesi sütle dolup taşmıştı. Keçi sağması için bacaklarını açmış, süt akmış ve herkese yetecek kadar büyük bir kap getirtmişti. Muhammed (S.A.V) Ummu Ma´bed´e içirmiş o süte kanmıştı. Daha sonra yanındakilere (Ebû Bekr, Amir İbn Fuheyre ve Abdullah îbn Uraykıt´a) de hepsi doyuncaya kadar süt içirmiş ve şöyle demişti:
?Ben herkese içiriyorum ve en son kendim içiyorum.
Daha sonra hepsi doyuncaya kadar tekrar içmişlerdi. Rasûlüllah (S.A.V) kabı dolduruncaya kadar tekrar süt sağmrş, kabı orada bırakmış ve Ummu Ma´bed´in yanından ayrılmışlardı.
Çok geçmeden Ummu Ma´bed´in kocası Ebu Ma´bed zayıf keçileri sürerek geldi. Muhammed´in sağdığı sütü görünce şaşırıp şöyle dedi :
? Ummu Ma´bed! keçi süt vermediği ve evde de hiç süt olmadığı halde bu süt sana nereden geldi, dedi.
Ummu Ma´bed de şöyle dedi:
? Hayır, vallahi, bize hali şöyle şöyle olan mübarek bir adam uğradı. Şöyle şöyle söyledi. Şöyle şöyle yaptı.
Temîm İbn Abdiiuzza :
?Ummu Ma´bed! Bana onu tarif et, dedi.
Ummu Ma´bed şöyle tarif etti :
? Gördüğüm öyle bir kimseydi ki güzelliği zahir, yüzü nuranî, şemaili güzel ve bî baha idi. Kendisinde karın büyüklüğü, baş küçüklüğü ayıpları olmayıp belki son derece hoş-endam güzel şimaliydi, gözünde siyahlık, kirpiklerindeç okluk, sesinde nezaket vardı. Gözünün beyazı çok beyaz, karası çok kara ve kudretten sürmeliydi. Kaşlarının ucu ince, saçları koyu siyahtı. Gerdanı uzun ve yüksek olup sakalında ke-saset vardı (Kesaset: Sakalın hafif uzun olmasıdır). Sustuğunda üzerinde sekînet ve vakar hasıl olur, konuştuğunda da güzellik zahir olurdu. Sözleri sanki dizilmiş inci gibi olup ağzından tatlı tatlı akardı. Sözü açık, hak ile bâtılı birbirinden ayıracak durumda olup ve acizlik ve bilgiçliğe hamlolunacak dereecde az, ne de zırva addolunacak derecede çoktu. Uzaktan görüldüğünde insanların en açığı, belirgini ve güzeli, yakına geldiğinde herkesten ziyade tatlı ve melâhatlı idi. Orta boylu olup, boyu ne hoşlanılmayacak dereced. uzun, ne de gözün hakir göreceği şekilde kısaydı.
Sanki bir fidandı ki, fidanlar arasında bitmiş güzelliği onların üzerine çıkmıştı. Yanında birtakım arkadaşları vardı ki, birşey söylediği zaman dinlerler ve ettiği emri yerine getirmeye koşuşurlardı. Hizmetine koşulan, hürmet olunan biriydi. Abus çehreli değil, güze! yüzlüydü, kimseyi ayıplayıp azarlamazdı.
Ebû Ma´bed de şöyle dedi :
Vallahi o Mekke´de kendisinden bize bahsedilen Kureyşli kişidir. Eğer onunla karşilaşsaydım, Onunla sohbet ederdim. Şayet buna bir imkân bulursam onunla konuşmaya çalışacağım.
Kureyş´în adamları gelip gözlerinden öfke fışkırır bir halde binitlerinden indiler. Ummu Ma´bed´e :
Nereye gitti o? dediler.
Umınu Ma´bed :
? Kim? Bana bir yıl önce duyduğum şeyi mi soruyorsunuz? dedi.
? Sen onun nereye gittiğini bilmiyor musun? dediler. Um mu Ma´bed de :
? Sizin ne dediğinizi bilmiyorum, diye cevap verdi. Som sorularak kendisine baskıda bulununca; o da :
? Başımdan çekip gitmezseniz, kabilemin arasında kalkar sizin aleyhinizde bağırır çağırırım. Vallahi, kısasa kısas yaparak bir kavmi sizin başınıza yığarım, dedi.
Onlar Uınmu Ma´bed´in kabilesi arasındaki şerefli yerini biliyorlardı. Onun evi mahallenin uçundaydı.. Sanki o bir yo! bekçisi gibiydi. O bir bağırsa, silâhlarıyla hemen ona yardıma koşarlardı ve daha kendileri ne oluyor demeye fırsat bulamadan onları boğazlarlardı. Kureyş-liler bir zarar görmeden Mekke´ye gitmeyi tercih ettiler.
Ummu Ma´bed´le kocası, Muhammed´le (S.A.V) ilgili haberleri dikkatle takip etmeye başladılar. Müslümanların Bedir´de Kureyş´i kötü bir yenilgiye uğrattıklarını öğrenince sevindiler.. Sonra Medine´ye geldiler. Böylece Teym İbn Abdiluzza, oğlu Ma´bed ve Ummu Ma´bed müslüman oldular.
Ummu Ma´bed Ensar kadınlarıyla birlikte bir evde toplanmıştı. Ra-sûlüllah (S.A.V] onlara selâm verdi. Onlar da selamı aldılar.
Peygamber (S.A.V) :
?Ben size Allah´ın elçisiyim, dedi.
Ummu Ma´bed ve yanındakiler:
?Hoşgeldin, Allah´ın Rasûlü! dediler.
Rasûlüllah-(S.A.V) :
?Zina etmemek, hırsızlık yapmamak, çocuklarınızı öldürmemek önden ve arkadan iftira yapmamak ve hiçbir ma´ruf hususunda isyankâr davranmamak üzere bana bey´at ediniz, dedi.
Kadınlar: . .
Tamam, dediler.
Ummu Ma´bed sordu :
? Ya Rasûlellah! Kendisinden menedildiğimiz ma´ruf nedir? dedi Peygamber (S.A.V) :
? Ölünün arkasından bağırıp çağırarak ağlamaktır, buyurdu.
Peygamber (S.A.V) kadınların, hayızlı olanları ve genç kızları (kocaya gitmemiş) her iki bayramda da çıkarmalarını (bayram namazına götürmelerini) emretti, cenazelerin arkasından gitmeyi ve cuma namazına gitmelerini yasakladı.
Kadınlar, Rasûlüllah´la (S.A.V) musafaha yapmak (elini sıkmak) istediler. Bunun üzerine RasûlüMah (S.A.V) :
? Sizlerle beyatımı tamamladım.. Ben kadınlarla musafaha yapmam, buyurdu.
Bir gün Ebû Ma´bed öğle namazını kılmak için mescide gitti. Dönünce Ummu Ma´bed :
? Niçin geciktin Ebû Ma´bed´, dedi. Ebû Ma´bed şöyle cevap verdi :
? Dönerken, Enes İbn Malik´in Evsli bazılarıyla konuştuğunu gördüm.
Ummu Ma´bed :
? Rasûlüllah´ın hizmetkârı onlara ne dedi? diye sordu. Ebû Ma´bed şöyle cevap verdi:
? Enes şöyle dedi: Rasûlüllah´ın (S.A.V) şöyle dediğini duydum: Kim «Kul huve´llâhu ehad»ı fatihayla başlayan namaz abdestiyle yüz-defa abdestli olarak okursa Allah onun her bir harfine on sevap yazar, onun on günahını siler, onu on derece yükseltir, cennette onun için bir köşk bina eder, onun o gün işlediği ameli Adem oğullarının işlediği amelin derecesine yükseltir. Sanki o Kur´an´ı otuz üç defa okumuştur, şirkten, meleklerin sorgu İçin gelmesinden ve şeytanın, kötülüğünden kurtulmuştur. Arşın etrafında onların yankısı vardır. Onlar Allah o kimseye bakıncaya kadar sahibini zikreder. Allah o kimseye baktığı zaman asla ona azabetmez.
Ummu Ma´bed e!-Huzaiyye Rasûlüliah´ın (S.A.V) şöyle dediğini de duymuştur:
? Allah´ım! Kalbimi nifaktan (iki yüzlülükten] amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten temizle. Çünkü sen hain gözleri ve kalplerin gizlediğini bilirsin.
Ummu Ma´bed sıkı bir şekilde bu duaya sarıldı-. Fatiha ve İhlas´ı abdestlî olarak bol bol okudu.
Peygamber (S.A.V) vefat edip müslümanlar Ebû Bekr es-Sıddîk´a bey´at ettiğinde Ummu Ma´bed onun yanına gitti. Ebû Bekr gülümseyip Rasûlüllah´la birlikte hicret ettiği günü hatırladı, halini hatırını sorup mübarek keçinin sahibesine ikramda bulundu.
Ummu Ma´bed´in bildirdiğine göre; Peygamberimiz tarafından memesi sığananve kesilmemesi emr buyrulan keçi; hicretin on sekizinci yılındaki kuraklığa kadar kalmış, kuraklıktan yer yüzünde az veya çok bir şey kalmamışken, onlar bu koyundan sabah akşam süt sağmış durmuşlardır. [2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Amu´r-ramade : Hz. Ömer devrinde vukubulan şiddetli kurak ve kıtlık senesinin adı (Çeviren: T. Uzun).
[2] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 378-384.
? Mü´minierin emîri! İnsanlar şiddetli bir açlık, kuraklık ve kıtlıkla karşılaştılar. Açlık o dereceye geldi ki yabanî hayvanlar insanlara sığınmaya başladılar.
Hz. Ömer (R.A) konuşmayıp sükûtu tercih etti. Useyd İbn Hudayr;
? Öyle ki insan, koyunu kesip pis yerlerini dahi yer hale geldi, dedi.
Mü´minierin emîri Hz. Ömer (R.A) halkın sağ kalıp ölmemesi için yağ ve sütün tadına bakmamaya yemin etti.
Usâme İbn Zeyd
? Pazara bir tulum yağla bir tulum süt geldi, dedi.
Hz. Ömer (R.A)´ın bir kölesi pazara gidip o tulumu kırk dirheme satın aldı. Daha sonra mü´minierin emîri Hz. Ömer´e gelip şöyle dedi :
? Ey mü´minierin emîri! Allah yeminini doğru çıkarsın ve ecrini büyük etsin. Pazara bir tulum sütle bir tulum yağ geldi..Ben onları kırk dirhem karşılığında satın aldım.
Hz. Ömer, (R.A] :
? Sen onlan zorla satın almış oldun. Onları tasadduk et. Çünkü israf olur diye ben yemek istemiyorum, dedi.
Daha sonra yanındakilerin yüzüne bakarak şunu ilâve etti:
? Onların karşılaştığı şeyle ben karşılaşmadığımda halkın durumuyla ben nasıl ilgilenirim?
Usâme İbn Zeyd de şöyle dedi:
? Mü´minierin emîri! Ben Kudeyd´e uğradım. Ve Ummu el-Huzaiyye´nin yanında kaldım. Orada, hiçkimsede az veya çok süt yokken, sabah akşam sütünü sağdığı bir keçi olduğunu gördüm.
Abdullah İbn Mesud :
? Belki o, Rasûlüllah (S.A.V) Mekke´den Medîne´ye hicret ettiği, Ebû Bekr´le birlikte Kudeyd´e Ummu Ma´bed´in yanında kaldığı gün memesine elini sürdüğü dişi keçidir, dedi.
Usâme İbn Zeyd Kudeyd´e gitti. Atike Bint Halid İbn Ma´bed el-Huzaiyye´nin (Ummu Ma´bed´in) yanında konakladı. Abdullah İbn Mesv ud´un söylediğini ona haber verdi. Ummu Mâbed :
? İbn Mes´ud´un dediği doğrudur.. Kabe´nin Rabb´ine yemin olsun ki, o Rasûlüllah´ın memesine ve sırtına elini sürdüğü keçidir, dedi.
Usâme İbn Zeyd gülümseyip atının dizginlerini saldı ve Medîne´ye döndü.
Ummu Ma´bed, Mekke tarafına uzaklara bakarak çadırının kenarına oturdu. Zihninde hatıralar canlanmaya bşldı ve kendini iki deve üzerinde kendisine dört kişinin uğradığı günde buldu. O, Kâ´be´nin avlusunda su dağıtan ve yemek yediren temiz kalpli bir kadındı.
O, amcasının oğlu Temîm İbn Abdiluzza ile evliydi. Evi ise Ku-deyd´deydi. Hicret kafilesi Ummu Ma´bed´den satın almak için et ve hurma sormuştu. Ummu Ma´bed de :
? Vallahi, bizim yiyecek namına hiçbir şeyimiz yok. İ yıf ve sütsüz bir keçimiz var, demişti.
Muhammed (S.A.V) :
?Uınmu Ma´bed sende süt var mı? diye sormuş. Ummu Ma´bed de :
? Hayır, vallahi diye cevap vermişti.
Muhammed (S.A.V) çadırın kenarında bir keçi görmüş ve :
? Ummu Ma´bed! Bu keçi nedir? diye sormuştu. Ummu Ma´bed de :
? O, hepsinden zayıf ve hastalıklıdır, diye cevap vermişti, Muhammed (S.A.V) :
? Onu sağmama müsaade eder misin? demişti. Bunun üzerine- Ummu Ma´bed :
? Vallahi, ona şimdiye kadar hiçbir erkek keçi yaklaşmamıştır. Eğer onda süt bulabilirsen, sağ demişti.
Muhammed (S.A.V) küçük yaşta olan Ma´bed´i gönderip :
? Şu keçiyi getir, demişti. Daha sonra Muhammed (S.A.V) :
? Çocuk! Bir kap getir, demişti.
Muhammed (S.A.V) eliyle keçinin memesine dokunmuş, Allah´ın adını söylemiş (bismillah demiş) ve memesini eliyle sığayıp: «Ey Allah´ım! Ona koyununu bereketli kıl!» diye dua edince keçinin memesi sütle dolup taşmıştı. Keçi sağması için bacaklarını açmış, süt akmış ve herkese yetecek kadar büyük bir kap getirtmişti. Muhammed (S.A.V) Ummu Ma´bed´e içirmiş o süte kanmıştı. Daha sonra yanındakilere (Ebû Bekr, Amir İbn Fuheyre ve Abdullah îbn Uraykıt´a) de hepsi doyuncaya kadar süt içirmiş ve şöyle demişti:
?Ben herkese içiriyorum ve en son kendim içiyorum.
Daha sonra hepsi doyuncaya kadar tekrar içmişlerdi. Rasûlüllah (S.A.V) kabı dolduruncaya kadar tekrar süt sağmrş, kabı orada bırakmış ve Ummu Ma´bed´in yanından ayrılmışlardı.
Çok geçmeden Ummu Ma´bed´in kocası Ebu Ma´bed zayıf keçileri sürerek geldi. Muhammed´in sağdığı sütü görünce şaşırıp şöyle dedi :
? Ummu Ma´bed! keçi süt vermediği ve evde de hiç süt olmadığı halde bu süt sana nereden geldi, dedi.
Ummu Ma´bed de şöyle dedi:
? Hayır, vallahi, bize hali şöyle şöyle olan mübarek bir adam uğradı. Şöyle şöyle söyledi. Şöyle şöyle yaptı.
Temîm İbn Abdiiuzza :
?Ummu Ma´bed! Bana onu tarif et, dedi.
Ummu Ma´bed şöyle tarif etti :
? Gördüğüm öyle bir kimseydi ki güzelliği zahir, yüzü nuranî, şemaili güzel ve bî baha idi. Kendisinde karın büyüklüğü, baş küçüklüğü ayıpları olmayıp belki son derece hoş-endam güzel şimaliydi, gözünde siyahlık, kirpiklerindeç okluk, sesinde nezaket vardı. Gözünün beyazı çok beyaz, karası çok kara ve kudretten sürmeliydi. Kaşlarının ucu ince, saçları koyu siyahtı. Gerdanı uzun ve yüksek olup sakalında ke-saset vardı (Kesaset: Sakalın hafif uzun olmasıdır). Sustuğunda üzerinde sekînet ve vakar hasıl olur, konuştuğunda da güzellik zahir olurdu. Sözleri sanki dizilmiş inci gibi olup ağzından tatlı tatlı akardı. Sözü açık, hak ile bâtılı birbirinden ayıracak durumda olup ve acizlik ve bilgiçliğe hamlolunacak dereecde az, ne de zırva addolunacak derecede çoktu. Uzaktan görüldüğünde insanların en açığı, belirgini ve güzeli, yakına geldiğinde herkesten ziyade tatlı ve melâhatlı idi. Orta boylu olup, boyu ne hoşlanılmayacak dereced. uzun, ne de gözün hakir göreceği şekilde kısaydı.
Sanki bir fidandı ki, fidanlar arasında bitmiş güzelliği onların üzerine çıkmıştı. Yanında birtakım arkadaşları vardı ki, birşey söylediği zaman dinlerler ve ettiği emri yerine getirmeye koşuşurlardı. Hizmetine koşulan, hürmet olunan biriydi. Abus çehreli değil, güze! yüzlüydü, kimseyi ayıplayıp azarlamazdı.
Ebû Ma´bed de şöyle dedi :
Vallahi o Mekke´de kendisinden bize bahsedilen Kureyşli kişidir. Eğer onunla karşilaşsaydım, Onunla sohbet ederdim. Şayet buna bir imkân bulursam onunla konuşmaya çalışacağım.
Kureyş´în adamları gelip gözlerinden öfke fışkırır bir halde binitlerinden indiler. Ummu Ma´bed´e :
Nereye gitti o? dediler.
Umınu Ma´bed :
? Kim? Bana bir yıl önce duyduğum şeyi mi soruyorsunuz? dedi.
? Sen onun nereye gittiğini bilmiyor musun? dediler. Um mu Ma´bed de :
? Sizin ne dediğinizi bilmiyorum, diye cevap verdi. Som sorularak kendisine baskıda bulununca; o da :
? Başımdan çekip gitmezseniz, kabilemin arasında kalkar sizin aleyhinizde bağırır çağırırım. Vallahi, kısasa kısas yaparak bir kavmi sizin başınıza yığarım, dedi.
Onlar Uınmu Ma´bed´in kabilesi arasındaki şerefli yerini biliyorlardı. Onun evi mahallenin uçundaydı.. Sanki o bir yo! bekçisi gibiydi. O bir bağırsa, silâhlarıyla hemen ona yardıma koşarlardı ve daha kendileri ne oluyor demeye fırsat bulamadan onları boğazlarlardı. Kureyş-liler bir zarar görmeden Mekke´ye gitmeyi tercih ettiler.
Ummu Ma´bed´le kocası, Muhammed´le (S.A.V) ilgili haberleri dikkatle takip etmeye başladılar. Müslümanların Bedir´de Kureyş´i kötü bir yenilgiye uğrattıklarını öğrenince sevindiler.. Sonra Medine´ye geldiler. Böylece Teym İbn Abdiluzza, oğlu Ma´bed ve Ummu Ma´bed müslüman oldular.
Ummu Ma´bed Ensar kadınlarıyla birlikte bir evde toplanmıştı. Ra-sûlüllah (S.A.V] onlara selâm verdi. Onlar da selamı aldılar.
Peygamber (S.A.V) :
?Ben size Allah´ın elçisiyim, dedi.
Ummu Ma´bed ve yanındakiler:
?Hoşgeldin, Allah´ın Rasûlü! dediler.
Rasûlüllah-(S.A.V) :
?Zina etmemek, hırsızlık yapmamak, çocuklarınızı öldürmemek önden ve arkadan iftira yapmamak ve hiçbir ma´ruf hususunda isyankâr davranmamak üzere bana bey´at ediniz, dedi.
Kadınlar: . .
Tamam, dediler.
Ummu Ma´bed sordu :
? Ya Rasûlellah! Kendisinden menedildiğimiz ma´ruf nedir? dedi Peygamber (S.A.V) :
? Ölünün arkasından bağırıp çağırarak ağlamaktır, buyurdu.
Peygamber (S.A.V) kadınların, hayızlı olanları ve genç kızları (kocaya gitmemiş) her iki bayramda da çıkarmalarını (bayram namazına götürmelerini) emretti, cenazelerin arkasından gitmeyi ve cuma namazına gitmelerini yasakladı.
Kadınlar, Rasûlüllah´la (S.A.V) musafaha yapmak (elini sıkmak) istediler. Bunun üzerine RasûlüMah (S.A.V) :
? Sizlerle beyatımı tamamladım.. Ben kadınlarla musafaha yapmam, buyurdu.
Bir gün Ebû Ma´bed öğle namazını kılmak için mescide gitti. Dönünce Ummu Ma´bed :
? Niçin geciktin Ebû Ma´bed´, dedi. Ebû Ma´bed şöyle cevap verdi :
? Dönerken, Enes İbn Malik´in Evsli bazılarıyla konuştuğunu gördüm.
Ummu Ma´bed :
? Rasûlüllah´ın hizmetkârı onlara ne dedi? diye sordu. Ebû Ma´bed şöyle cevap verdi:
? Enes şöyle dedi: Rasûlüllah´ın (S.A.V) şöyle dediğini duydum: Kim «Kul huve´llâhu ehad»ı fatihayla başlayan namaz abdestiyle yüz-defa abdestli olarak okursa Allah onun her bir harfine on sevap yazar, onun on günahını siler, onu on derece yükseltir, cennette onun için bir köşk bina eder, onun o gün işlediği ameli Adem oğullarının işlediği amelin derecesine yükseltir. Sanki o Kur´an´ı otuz üç defa okumuştur, şirkten, meleklerin sorgu İçin gelmesinden ve şeytanın, kötülüğünden kurtulmuştur. Arşın etrafında onların yankısı vardır. Onlar Allah o kimseye bakıncaya kadar sahibini zikreder. Allah o kimseye baktığı zaman asla ona azabetmez.
Ummu Ma´bed e!-Huzaiyye Rasûlüliah´ın (S.A.V) şöyle dediğini de duymuştur:
? Allah´ım! Kalbimi nifaktan (iki yüzlülükten] amelimi riyadan, dilimi yalandan, gözümü hıyanetten temizle. Çünkü sen hain gözleri ve kalplerin gizlediğini bilirsin.
Ummu Ma´bed sıkı bir şekilde bu duaya sarıldı-. Fatiha ve İhlas´ı abdestlî olarak bol bol okudu.
Peygamber (S.A.V) vefat edip müslümanlar Ebû Bekr es-Sıddîk´a bey´at ettiğinde Ummu Ma´bed onun yanına gitti. Ebû Bekr gülümseyip Rasûlüllah´la birlikte hicret ettiği günü hatırladı, halini hatırını sorup mübarek keçinin sahibesine ikramda bulundu.
Ummu Ma´bed´in bildirdiğine göre; Peygamberimiz tarafından memesi sığananve kesilmemesi emr buyrulan keçi; hicretin on sekizinci yılındaki kuraklığa kadar kalmış, kuraklıktan yer yüzünde az veya çok bir şey kalmamışken, onlar bu koyundan sabah akşam süt sağmış durmuşlardır. [2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Amu´r-ramade : Hz. Ömer devrinde vukubulan şiddetli kurak ve kıtlık senesinin adı (Çeviren: T. Uzun).
[2] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 378-384.
HANIM SAHABELER
- Hz. Hadîce
- Sevde binti Zem´a i
- Hazret-i Aîşe
- Hz.Hafsa Binti Ömer
- Zeyneb Bint Huzeyme
- Ummu Seleme
- Zeyneb Binti Cahş
- Cuveyriye Bintu´l-Haris
- Safiyye Bint Huyeyy
- Ebû Süfyan?ın Kızı (Ummu Habîbe Künyeli) Ramle
- Meymune Bintu´l-Haris
- Mısırlı Mariye
- Ummu Şerîk
- Zeynebü-l Kübra
- Seyyidu´l-Beşer´in Kızı Rukâyye
- Ummu Kulsum
- Hz. Fâtıma
- Abdülmuttalib´in Kızı Ervâ
- Abdülmuttalib´ın Kızı Safiyye
- Esved´in Kızı Halide
- Ebû Tâlib´in Kîsî Ummu Hânî
- Ebû Leheb´in Kızı Dürre
- Cahş´ın Kızı Hamne
- Ebü Zueyfa´nın Kızı Halime
- Haris´in Kızı Şeymâ
- Fâtıma Bint-i Esed
- Ummul-Fazl Künyeli Hâris´in Kızı Lubâbe
- (Ummu Eymen) Künyeli Sa´lebe´nin Kızı Berde
- Rasulullah´ın(a.s.) Hizmetkarı Havle
- Ummu Rafi