Hz.Hafsa Binti Ömer

Hz. Ömer´in Kızı Hafsa (R.Anhâ)

Kızım, güzelliği olan ve Rasûlüllah (S.A.V)´in kendisine sevgi duyduğu şu kadın (Aîşe)´nin durumu seni aldat­masın. Vallahi, biliyorsun ki Allah´ın Rasûiü seni (onun kadar) sevmez. Ben olmasaydım, seni başardı.»[1]

Bu Ömer İbnu´l-Hattab´ın kızı Hafsa´dır. Abdullah İbn Ömer, onun ana baba bir erkek kardeşidir. Hafsa, Peygamber´e peygamberlik gel1 meden beş sene önce Kureyş Kâ´be´yi yeniden yaparlarken doğmuş­tur. Müslüman olan ve ilk defa Habeşistan´a hicret eden Huneys İbn Huzafe ile evlenmiştir. Hafsa kocasıyla birlikte Medîneye de hicret etmiştir. Karı koca her ikisi de Bedir´e iştirak etmişlerdir. Huneys Uhud´a çıkmış ve yaralanmış, daha sonra ölmüştür. Geride Hafsa Bint Ömer İbnu´l-Hattab´ı dul bırakmıştır.

Ömrünün baharı sayılan on sekiz yaşında dui kalan kızının duru­mu Hz. Ömer´i ziyadesiyle üzdü.

Kızının gençliğini alıp gücünü tüketen, çocukluğunu yok eden dulluğunu gördükçe derdi artıyor, evine her girdikçe elem verici bir tutukluğa kapılmaya başladığını hissediyordu. Uzun uzun düşündük­ten sonra, yas tuttuğu altı küsur ay süresince kaybettiği şeyleri ona verecek ve yakınlığından rahatlık ve ülfet duyacak bir koca seçmeye karar verdi,

Hz. Ömer Hafsa´nın dul kaldığını görünce Osman İbn Affan´a gi­dip kızını ona teklif etti. Osman ;

? Benim evlenmeye niyetim yok diye cevap verdi.

Ömer İbnu´l-Hattab, Ebû Bekr es-Sıddîk´a gitti. Kızını ona teklif etti. O da cevap vermedi. Ömer Ebû Bekr´e danldı. Daha sonra Ra-sûlüilah´a (S.A.V) gitti. Osman İbn Affan´ı ona şikâyet etti. Ebû Bekr İbn Ebî Kuhafe´nin yaptığını da anlattı. RasûlüÜab {S.A.V) gülümse­yip :

? Hafsa´yı Osman´dan daha hayırlısı alacak Osman da Hafsa´-dan daha hayırlısıyla evlenecek.

Ömer, Osman´dan ve kızı Hafsa´dan daha hayırlı kimler olabilir diye şaşırdı.

Rasûlüllah (S.A.V) Hafsa Bint Ömer´le nişanlandı..Ebû Bekr Ömer İbnu´l-Hattab´a gidip:

? Artık bana kızma! RasulülTafr(S.A.V) bana Hafsa´dan bahşet misti. Rasûlüllah´ın sırrını açığa vurmak istemedim. Ama eğer onu al­masaydı ben evlenecektim, dedi.

Osman İbn Affan Rasûlüliah´ın (S.A.V) kızı Ummu Kuisum´la ev­lendi. Hicretin üçüncü senesinde de Rasûiüllah [S.A.V} Hafsa Bint Ömer´le evlendi. Rasûlüllah (S.A.V} Osman´dan.daha hayırlıydı. Um­mu Kulsum´da Hafsa´dan daha hayırlıydı.

Medîne, Hz. Ömer´i şereflendirmek, Hafsa´nın. yarasını- sarmak için Rasûlüllah´ın mübarek elini öpmekte yarıştı.

Rasûlüllah´ın evinde Sevde ve Aîşe varken Hafsa gelin olarak geldi.

Bir gece Rasûiüllah {S.A.V) Hafsa´nın evine gitti. Hafsa Aîşe´yi ziyaret etmek için izin istedi. Rasûiüllah ona izin verdi.

Peygamber (S.A.V) Mariye´ye yanına gelmesi için haber gönder­di ve Mariye´yi Hafsa´nın odasına aldı. Ömer´in kızı dönünce Mari-

ye´yi RasölOlîah´Sa birlikte kendi odasında buldu. Mariye çıkıncaya kadar içeri girmedi. Daha sonra içeri girip Peygamber´e (S,A,V) :

? Evde birisinin seninle birlikte olduğunu gördüm, dodi. Ağladı ve öfkeyle,:

? Ya Rasûlallahl Hanımlarından hiçbirine yapmadığın birşeyi benim nöbetimde, benim odamda ve benim yatağımda bana yaptın, dedi.

Rasûlüilah (S.A.V) onu razı etmek için yanma geldi ve :

? Onu kendime haram kılıp asla ona yaklaşmamama razı olmaz mısın?

Hafsa Bint Ömer:

? Tamam razı olurum, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) ona yaklaşmamaya yemin etti,.: Daha sonra ds Hafsa´ya:

? Bunu benim için gizle dedi.

Fakat Hafsa Hz. Peygamber´in sırrını gizlemedi. Aksine Aîşe´ye gitti. Kumasına ve onun arkadaşına : .

? Allah bizi Mariye !den kurtardı. Çünkü Rasûlüllah (S.A.V) onu kendisine haram kıldı, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) Hafsa´nın; Rasûlüllah´ın sırrını saklamadığını Öğrendi, Aîşe, Mariye meselesini anlattı. Ömer´in kızının gizlediği ba­zı şeyleri de Rasûlüllah Aîşe´ye haber verince Aîşe:

? Bunu sana kim haber verdi diye sordu. Rasûlüllah [S.A.V):

? Bana Alîm ve Habîr olan Allah haber verdi diye cevap verdi,

Haber Rasûlöllah´ın hanımları arasında yayıids. Çeşitli sözler söy­leyerek geldiler. Peygamber (S.A.V) onlarla bir ay görüşmemeye ye-mÎR etti ve bir hurma kütüğü vasıtasıyle üzerine çıkılan kiler´e çekil­di. Rasûlüliah´ın hizmetçisi Rabah da hurma kütüğünün üstüne çıkıp

Müslümanlar arasında Rasûlüiîah´in hanımlarını boşadiğ; dediko­dusu yayiEdı. Üzgün ve pişman bir halde odalarında büzülüp kaldılar. Durum beklemedikleri bir şekilde gelişti. .

Ömer İbnu´I-Hattab meseleyi haber alınca Ebû Bekr´in kızının ya­nma gitti ve ona:

? Ebû Bekr´în kızı! Senin Rasûiüllah´ı incittiğini duydum, dedi. Aîşe :

? Ey Hattab oğlu! Bana ve sana ne oluyor? Sen kendi kusuruna bak, diye" cevap verdi.

,Ömer kızı Hafsa´nın yanına gitti ve ona :

? Hafsa sizden biriniz Rasûlüilah´] (S.A.V)´mı kızdırdı diye sordu. Hafsa :

? Evet, dedi. Ömer İbnu´I-Hattab :

?Kahrolasıcalar! Rasûlünü kızdırmakla Allah´ı kızdırıp mahvol-madığınızdan emin misiniz.

Rasûlüilah´a karşı çok konuşmarbirşey hakkında onunla münaka­şa etme, onu terkedip gitme. Aklına gelen şeyi bana sor. Komşunun (Aîşe´ninj senden daha güzel olması ve Rasûlüllah´ın onu daha çok sevmesi seni aldatmasın, dedi.

Buhari ve Müslim´deki bir hadiste Hz. Ömer´in İbni Abbas´a. naklettiğine göre, o Mescid-i Nebî´ye geldi. Orada Müslümanları., başlarını eğmiş olarak çakılları karıştırırken :

«Rasûlüllah (S.A.V) hanımlarını boşadı» derlerken buldu.

Rasûlüllah (S.A.V) hanımlarından uzlete çekildiğinin az öncesin­den beri kimse onlar hakkında Allah´ın Rasûlü´ne bir şey demeye ce­saret edemiyordu. Ancak Ömer, kızı da olaya sebep olunca, buna da­yanamadı. Rasûlüllah (S.A.V)´in içinde uzlete çekildiği hücreye yö­neldi. Rasûlüllah (S.A.V)´in kölesi Rebah hücresinin eşiğinde ayakte bekliyordu. Ömer, Rasûlüilah (SAV)´in yanına girmek için izin iste­di. Tekrar izin istedi. Rebah cevap vermedi.

Bunun üzerine Ömer yalvarırcasına bağırdı:

«Ey Rebah! Benim İçin Rasûlüllafı´tan izin iste. Ben zannediyo­rum ki, Rasûlülllah benim Hafsa için geldiğimi zannetti... Vallahi, Hafsa´nın boynunu vurmamı emrederse, hiç acımaz boynunu vuru­rum!»

Onun sesi Fahr-i Kâinât´ın kulağına ulaştı ve onu müteessir etti. Ömer´e izin verince o da girdi. Ömer´odanın sağına soluna bakıp ağ­ladı. Rasûlüliah (S.A.V) :

«Seni ağlatan nedir, ey Hattab´ın oğlu?.» diye sordu.

Ömer, Rasûlüllah (S.A.V)´in üzerinde yatipta vücûdunda iz bıra­kan hasıra, bir avuç arpayla, bir o kadar da sebzeye işaret etti. Bu bir avuç arpa ve sebze odadaki yiyeceğin hepsi idi.

Sonra gözyaşlarını tutarak :

«Ey Allah´ın Rasûlü! Kadınlardan dolayı ne kadar sıkıntı çekiyor­sun. Şayet onları boşarsan Allah da, melekleri de, Cebrail de, Mikâil de seninle beraberdirler. Ben de, Ebû/Bekir de, mü´minler de seninle beraberiz...» dedi.

Rasûlüllah [S.A.VJ´in güzel yüzünde tebessüm gül gül açıldı. Ona kalb ´huzuru verecek cevabı verdi. Hanımlarını boşamamış, sadece onlardan bir ay uzlete çekilmişti.

Sanki Ömer´e yeniden can bağışlanmış gibi oldu. İzin İsteyip mescide çıktı ve müslümanlara şu müjdeyi verdi : «Rasûlüllah (S.A.V) hanımlarını boşamadı.»

Rasûlüllah [S.A.V) Mescid´e gittiğinde, Cenâb-ı Hakk´in şu âyet­lerini cemaate okudu :

«Ey Peygamber, eşlerinin rızasını arayarak Alllah´in sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine harem ediyorsun? Allah çok bağışla­yan, çok esirgeyendir.»

«Allah size, yeminlerinizi (keffaretle) çözmeyi meşru kılmıştır. Allah sîzin sahibinizdir. O (size uygun olanı) bilendir, (herşeyi) hik­metle yönetendir.

«Peygamber eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü (gizli tutmadı, başkasına) haber verip, Allah da onun bu dav­ranışını ona açıklayınca [Peygamber, hanımına] bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. (Peygamber) bunu ona haber verince eşi : ´Bunu sana kim söyledi?´ dedi. (Peygamber) ; ´Her şayi bifen, haber alan Allah bana söyledi´ dedi.

«Eğer ikiniz Allah´a tevbe ederseniz, kalbiniz gerçekten (tevbenin gereğine) yönelmişti. Ve eğer peygambere karşı birbirinize arka olur­sanız (bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cebrail ve mü´minte-rîn iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır.»

«O sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisi­ni Allah´a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibâ­det eden (oruç tutarak dünya lezzetlerinden geçip, manâ âlemlerine) seyahat eden dul ve bakire eşler verir.»

Rasûlüllah´ın hanımları olaydan ders aldılar, Hafsa, pişmanlıktan helak olacak hale gelmişken sükûnete kavuştu.

Mü´minlerin annesi Hafsa Bint Ömer şöyie der :

? Rasûlüllah´ın nafile namazında oturarak sûreyi okuduğunu gördüm. Sûreyi öyle yavaş okuyordu ki sûre ondan uzun olandan da­ha uzun hale geliyordu.

Yine o şöyle der:

? Rasûlüllah (S.A.V) müezzin sabah ezanını bitirdiğinde namaz kılınmadan önce kısa iki rekât namaz kılardı.

Bir gece Medine´de dolaşmak için mü´minlerin emîrî Ömer İbnu´l-Hattab dışarı çıktı. Zaten bunu sık sık yapardı. Dolaşırken ka­pısını üzerine kapatmış, kocasına olan özlemini dile getiren şiirler söyleyen bir Arap kadınıyla karşılaştı.

Mü´minlerin emîriömer:

? Neyin var? diye sordu. Kadın :

. ? Kocam birkaç aydanberi- savaştadır. Onu özledim diye cevap

Ömer İbnu´l-Hattab :

? Kötü birşey arzu ettin mî? Kadın :

? Allah korusun diye cevap verdi. Mü´minlerin emîri Ömer:"

? Sen kendini koru. Ona posta gitmektedir, dedi.

Mü´minlerin emîri Ömer İbnu´l-Hattab, onun kocasına haber gön­derdikten sonra mü´minlerin annesi Hafsa Bint Ömer´in yanma gitti ve ona sordu :

? Sana benim için çok önemli olan bir meseleyi soracağım. Be­ni o konuda rahatlat. Kadın kocasını ne kadar sürede özler?

Hafsa utanıp başını önüne eğdi.

Mü´minlerin annesi Hafsa parmaklarıyla üç ay, en fazla dört ay diye işaret etti.

Mü´minlerin emîri Ömer İbnu´l-Hattab savaştaki görevlilere, bir kimsenin dört aydan fazla hanımından ayrı bırakılmamasını yazdı.

RasûlüISah (S.A.V), fîabbinin yüce katına göç ettikten sonra Hz. Hafsa, içinde Hz. Âîşe´nin de bulunduğu bütün Rasûlüllah, hanımları arasından, Hz. Ebû Bekr tarafından bir araya toplanan Kur´an nüsha­sını saklama görevine seçilmiştir Bu şöyle olmuştur.

Hz. Ömer fr.a} haikjn elinde değişik kıraatleri ihtiva eden Kur´-an-ı Kerîm´Ieri, Kur´ân´ın iniş günleri uzaklaşmadan ve çeşitli harb-lerde bizzat Kur´ân´ı Rasûiüllah´in ağzından işiterek ezberleyen hafız­lardan yüztercesînin şehîd olması sebebiyle tek mushaf hafinde top­lamasını ilk haiîfe Hz. Ebû Bekr´den istedi. Hz. Ebû Bekr bu isteğe, biraz tereddüd, istişare ve istihareden sonra olumlu cevap verdi. Müstafi cem´etti ve onu mü´minlerin annesi Hz. Hafsa Binti Ömer´e emânet etti.

Zeyd İbn Sabit el-Ensarî anlatmaktadır:

? Ebû Bekr bana emredince daha önce, deri parçalan, kürek kemikleri ve hurma dallarına yazmış oiduğum Kur´ân-ı topladım. Ebû Bekr vefat edince Ömer bunu tek bir kitaba yazmıştı. O kitap da on-

da duruyordu. Ömer vefat edince, kitap Rasûlüllah´ın (S.A.V) hanimi Hafsa´daydi. Daha sonra Osman İbn, Affan Hafsa´ya haber gönderip kitabı kendisine vermesini istedi. Hafsa onu verdi. Mushaf o kitapla karşılaştırıldı. Osman kitabı Hafsa´ya geri verdi. Böylece Osman´m içi rahatladı. Halka emretti onlar da mushaflan yazdılar.

Zunnureyn (iki nûr sahibi) Osman İbn Affan´ın şehit edilmesin­den sonra halk mü´minlerin emîri Ali İbn Ebî Talib´e biat etti. Çıkan büyük fitnede mü´minlerin annesi Aîşe, ez-Zubeyr İbnu´l-Avvam ve Talha İbn Ubeydillah gibi biati bozup mü´minlerin emîri Ali´yle sava­şanlarla birlikteydi. Mü´minlerin annesi Hafsa da onlarla birlikte Bas­ra´ya gitmeye niyet etmişti. Fakat kardeşi Abdullah İbn pmer onu ge­ri çevirmiş ve Medîne´de birlikte kalmışlardı.

Mü´minlerin annesi Hafsa ömrünü oruç ve namazla bol böl İbâ­det ederek geçirmiş, Muaviye İbn Ebî Sufyan devrinde vefat etmiştir. O gün Medine´nin valisi olan Mervan îbnu´I-Hakem cenaze namazım kıldıktan sonra Bakî´de mü´minlerin annelerinin yanma defni tamam­lanıncaya kadar beklemiştir.

Kendisinden birçok hatıralarla beraber mü´minlerîn annesi olmak, emânet edilen mushaf nüshasını hem ezberlemek, hem korumak, Ra­sûlüllah (SAV)´den ve babasından birçok hadîs rivayet etmek gibi büyük, fazîletii, unutulmaz hizmetler, üstünlükler kaldı geriye... [2]

Yoksulların Annesi

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ömer b. el-Hattab

[2] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 3/70-77.