Salebe´nin Kızı Havle

Hatıralar Havle Bint Sa´lebe´nin aklına geldi

Medine´de çok siGak bîr gündü. Havle Bınt Salebe ve kocası Evs İbn´u-Samit hiç gölge kalmayınca kalkıp eve girdiler., Ensar evlere gir­diği sırada Peygamber (S.A.V) geldi. Onu ilk gören bir yahudiydi. Ya­hudi avazı çıktığı kadar haykırdı:

?Ey Kayle oğullan (Yahudiler) : İşte, nasibiniz, devletliniz, gel­mesini bekleyip durduğunuz büyük kişiniz geNyo-.

Ensar, yanında yaşıtı olan Ebû Bekr´le birlikte bir hurma ağacının gölgesinde dinlenmekte olan Rasûlüllah´in yanına gitti. Ensar´ın çoğu daha önce Rasûlüllah´ı (S.A.V) görmemişti ve onu tanımıyorlardı. Pey-gamber´i (S.A.V), ancak üzerinden gölge çekilip de, Hz. Ebû Bekr ken­di ridasiyle güneşten gölgelemeye kalktığında tanıyabildiler.

Evs İbnu´s-Samit el-Berâ İbn Âzib´îe Rasûlüllah´in konaklayacağı yer konusunda anlaşamayıp münakaşa etti. Bunun üzerine Rasûlüüah (S.A.V) şöyle buyurdu :

? Ben Abdulmuttalib´in dayıları olan Neccaroğullarma inerim.´

. Peygamber (S.A.V) Küba´da Avf oğullarının kardeşi Kulsum İbnu´I-Hidm´in evine indi. Küba mescidini yaptırıp Avf .oğullarında on küsur gecesini geçirince devesi Kasva´ya bindi. Rasûlüllah (S.A.V) Salim İbn Avf oğullarının yanındayken Rânûna vadisindeki mesçidde cuma na­mazını kıldı.

Bu, RasûlüIIah´ın (S.A.V) Yesrib´de kıldığı ilk Cuma namazıdır.

Itban İbn Malik Rasûlüllah´a (S.A.V) geldi ve şöyle dedi:

? Ya Rasûlellah! Bizim yanımızda kal. Sayıca çokluk, mal ve si­lâhça hazırlık, düşmanlarına karşı seni koruyup savunacak güç ve kuv­vet bizde var.

I Rasûlüllah (S.A.V) Salim oğullarının adamlarına :

? Devenin yolunu açın. Nereye çökeceği ona emredilmiştir, dedi,.

Rasûlüilah´m devesi Beyza oğullarının evleri hizasına kadar gitti. Beyza Oğullarından Zeyd İbn Lebîd ile Ferve İbn Amr gelip:

?Ya Rasûlellah! Bize buyur. Sayıca çokluk, mal ve silâhça hazır­lık, düşmanlarına karşı seni koruyup savunacak güç ve kuvvet bizde var, dediler.

Peygamber (S.A.V) :

? Devenin yolunu açın. Nereye çökeceği ona emredilmiştir, de­di.

Böylece devenin yolunu açtılar. Deve, Saîde oğullarının evini ge­çeceği sırada Saîde oğullarından Sa´d İbn Ubâde ile el-Munzir îbn Amr:

?Ya Rasûlellah! Bize buyur. Sayıca çokluk, mal ve silâhça hazır­lık, düşmanlarına karşı seni koruyup savunacak güç ve kuvvet bizde var, dediler.

Rasûlüllah (S.A.V) :

? Onun yolunu açın. Çünkü ona nereye çökeceği emredilmiştir, buyurdu.

Yine devenin yolunu açtılar. Kasva, el-Harîs İbnu´l-Hazrec´in evi­nin hizasına kadar gitti. ei-Haris İbnu´l-Hazrec oğullarından Sa´d İb-nu´r-Rabî´, Hariç İbn Zeyd ve Abdullah İbn Ravâha devenin önüne geç­tiler :

? Ya Rasûlellah! Bize buyur! Sayıca çokluk, inal ve silâhça ha­zırlık, düşmanlarına karşı seni koruyup savunacak güç ve kuvvet biz­de var, dediler.

Rasûlüllah (S.A.V) onlara da :

? Devenin yolunu açın, nereye çökeceği ona emredilmiştir, dedi.

Devenin yolunu açtılar. Deve ilerledi. Adiyy İbnu´n-Neccar´ın evi­ne geldiğinde, kızlar def çalarak oğullarının kızlarıyız biz!

Ue hoştur komşuluğu Muhammec!´::;!

demeye başladılar.

Rasûlüllah (S.A.V):

? Beni seviyor musunuz? dedi. Onlar da :

? Evet, vallahi, ya Rasûlellah! dediler. Rasûlüllâh (S.A.V):

? Vallahi, ben de sizi seviyorum, ben de sizi seviyorum. Allah, kalbimin sizi sevdiğini biliyor, dedi.

Neccar oğullarından Salît İbn Kays, Ebu Salît ve Useyre İbn Ebî Harice karşısına çıkıp :

?Ya Rasûiellah! Dayılarına buyur. Sayıca çokluk, mal ve silahça hazırlık, düşmanlarına karşı seni koruyup savunacak güç ve kuvvet bizde var, dediler.

Rasûlüllah (S.A.V) :

? Devenîn yolunu açın. Nereye çökeceği ona emredilmiştir, bu­yurdu.

Rasûlüllah´ın devesinin yolunu açtılar. Kasva ilerledi. Malik İbn Neccar oğullarının evine gelince, Malik İbn en-Neccar oğullarından Amr´m oğulları Sehl ve Süheyl ismindeki iki yetime ait hurma kurut­ma yerinin önünde çöktü. Bu gençler Muaz İbn Afra´nın himayesi al­tındaydılar. Rasûiüliah devenin üzerinden inmedi. Deve ayağa kalktı. Biraz gitti. Rasûlüllâh onun yularını serbest bıraktı. Daha sonra geriye döndü. İlk önce çöktüğü yere kadar geldi. Oraya tekrar çöktü ve artık kalkmadı. Boynunu ve göğsünü yere uzatıp böğürmeye ve hareket et­meye başladı. Bunun üzerine Rasûlüllah (S.A.V) deveden indi. Ebû Ey-yub eHEnsârî (Halid İbn Zeyd) yükleri indirdi ve evine taşıdı. Rasûlül­lah (S.A.V) da oraya yerleşti ve mescidini ve odalarını yapıncaya ka­dar yedi ay Ebû Eyyub´un evinde kaldı.

Allah, Evslilerle Hazreciiierin kalplerini birleştirdi. Uzun yıllardan beri aralarında devam eden düşmanlık, kin ve dargınlık ateşi söndü. Havle BintSa´lebe Rasûlüllah´in (S.A.V) Ensar´a şöyle dediğini duydu:

? Eğer hicret olmasaydı, Ensar´dan bîr kişi olurdum. Eğer bütün insanlar bir yoldan giderse, Ensar da bir başka yoi izlerse ben Ensar´ın gittiği yoldan giderim. Ensar iç çamaşırları (samimî dostlar)dır. Di­ğer insanlar ise dış elbiseleridir (Ensar´dan sonra gelen dostlardır). Ensar benim cemaatimdir. Sırdaşlarım ve emînlerimdir. Onlarla barı­şık olanlarla ben barışığım, onlarla savaşanlarla ben de savaşta­yım. Ensar´ı ancak mü´mîn olan sever. Onlara ancak münafık olan kı­zar. Kim Ensar´ı severse Allah da onu sever; kim Ensar´a kızar ve düş­manlık ederse, Allah da ona kızar. İmanın alâmeti Ensar´ı sevmektir. Münafıklığın alâmeti de Ensar´a kızmak ve düşmanlıktır.

Havle Bînt Sa´lebe´nin kocası Evs İbnu´s-Samit Bedir´e katılmıştır.

Bir gün, çok yaşlı ve hırçın huylu olan Evs İbnu´s-Samit´in canı sı­kıldı. Hanımı Havle Bint Sa´lebe´nin yanına girdû Hanımı ondan birşey istedi. Evs buna kızıp :

? Sen bana anamın sırtı gibi ol (boş ol) dedi.

Daha sonra evden çıkıp bir süre halkın toplandığı yerde oturdu. Tekrar hanımının yanına geldi ve onunla beraber olmak istedi. Havle Bint Sa´lebe :

? Hayır, canım elinde olan Allah´a yemin olsun. Sen artık bana yaklaşamazsın, Allah ve Rasûlü bizim hakkımızda karar verinceye ka­dar söylediğini söyledin.

Evs, hanımını yakalamak istedi. Ama hanımı ondan kaçıp kurtul­du. Daha sonra Havle dışarı çıkıp Peygamber´e (S.A.V) geldi ve karşı­sına oturdu. Başına geleni ona anlattı. Kocasının kötü huyunu ona şi­kâyet etti. Rasûlüllah (S.A.V) da ona şöyle dedi:

? Havle! Amcanın oğlu! Yaşlı bir ihtiyar. Onun hakkında Allah´­tan kork.

Havle Bint Sa´lebe :

? Ya Rasûlellah! O gençliğimi yedi, malımı yedi. Ama si yaşlanıp çocuktan kesilince bana zihar yaptı (yani sen bana sırtı gibisin) dedi. Allah´ım! Sana şikâyet ediyorum, dedi.

Havle daha yerinden ayrılmadan Rasûlüllah´a (S.A.V) vahiy´geldi­ğine dair bazı alâmetler gördü ve anladı ki Allah Ta´âla onun .hakkın­da ve kocası hakkında âyet indirmişti.

Peygamber (S.A.V) vahyin tesirinden kurtulunca :

? Havle! Allah Ta´âla senin ve kocan hakkında şu âyeti indirdi : «Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah´a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir; esasen Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Al­lah işitendir, görendir. İçinizde karılarını «zıhar» yapanlar (annelerine benzeterek haram sayanlar) bilsinler ki, karıları anneleri değildir; an­neleri ancak, onları doğuranlardır. Doğrusu söyledikleri kötü ve asılsız bir sözdür. Allah şüphesiz affedendir, bağışlayandır. Karılarını zıhar yoluyla boşamak isteyip sonra söylerinden dönenlerin, ailesiyle temas etmeden bir köle azâd etmeleri gerekir. Size bu hususta böylece öğüt verilmektedir. Allah, işlediklerinizden haberdardır. Azâd edecek köle buiamtyanm, ailesiyle temastan önce iki ay birbiri peşinden oruç tut­ması gerekir. Buna gücü yetmeyen, altmış düşkünü doyurur. Bu kolay­lık, Allah´a ve Peygamberi´ne inanmış olmanızdan ötürüdür; bunlar Al­lah´ın koyduğu sınırlardır; inkâr edenler için can yakıcı azap vardır» [1]

Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu:

? Ona söyle, bir köle âzâd etsin. Havle Bint Sa´lebe :

?Vallahi, yâ Rasûlellah! Onun âzâd edecek birşeyi yok, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) :

?Peşpeşe iki ay oruç tutsun, dedi.

Havlo :

? Vallahi, o çok yaşlıdır, buna gücü yetmez, dedi. Rasûlüllah (S.A.V) :

?Altmış yoksula bir vesak hurma yedirsin, dedi. Havle Bint Sa´lebe ;

? Yâ Rasûlellah! Onda bu da yok, dedi. Rasûlüllah (S.A.V) :,

? Biz sana bir ağacın verdiği kadar hurma vereceğiz, dedi, Havle Bint Sa´lebe : dedi.

Ben de ona bir ağacın verdiği kadar daha hurma vereceğim, dedi.

Peygamber (S.A.V) :

. ? Çok iyi ettin, git onu ona ver ve amca oğlunun (kocanın) iyiliği´ için çalış, dedi.

Havle Bint Sa´lebe RasûlüMah´m (S.A.V) buyurduğunu yaptı.

Evinin kapısını kapattı.. Sonra Muavvizeteyn´: (Ku! Eûzu bi´l-felâk ve Nâs´ı) okuyup yattı.

Mü´minlerin emîri Ömer İbnu´l-Hattab. beraberinde el-Cartrti İb-nu´l-Mualla olduğu halde mescidden çıktığında, ay Rasûltîfia´H´ı´n? (S.A.V) şehrini gümüşten ışığıyla bürümüştü. Havle Bint Sa´ljsjşe Hz. Ömer´i görünce yola çıktı.

Hz. Ömer :

? Es-Selâmu ale.ykum Ummu Âmir (Havle)! dedi. Havle Bint Sa´lebe :

? Ve aleyke´s-selâmu ve rahmetu´llahi ve berekâtijfejf^lU Sonra şunu ilave etti :

? Sen artık mes´uliyetten uzak oldun Ömer! Değneğinle koyun güderken, Ukaz panayırında sana Umeyr (Küçük Ömer) deniliyordu. Günler geçti, adın Ömer oldu. Yine günler geçti sana mü´minierin emîri dendi. İdaren altında bulunanlar hakkında Allah´tan kork. Şunu bil.ki : Kim kıyametten korkarsa, uzak olan ona yakın olur. Kim ölüm­den korkarsa hayatı boşa geçirmekten korkar.

Ei-Carud İbnu´l-Mualla şaşırıp kadına:

? Hey kadm! Mü´minlerin emîrini çok beklettin, dedi. Hz. Ömer el-Carud´a :

? Yazıklar olsun sana. Bırak onu. Onu tanımıyor musun? Bu Hav­le Bint Malik îbn Sa´lebe´dir, O, Evs İbnu´s-Samit´in hanımıdır.

Kocası bir gün kendisine birşeyden dolayı canı sıkılarak «Sen, ba­na annemin sırtı gibi ol» demişti ki bu tabir onların eski örf ve âdet­lerine göre müebbed ayrılığı ifade etmekte idi. Kimsesiz ve yoksul olduğu cihetle ufak çocukları da olduğundan bu durum Havle hakkın­da bir gadir ve zorluğa sebebiyet verip Havle- hemen Rasûlüllah (S.A.V)in huzuruna gelerek hem hadîseyi hem de durumunu Rasûlüllah (S.A.V)´e arzetmîşti. Bunun üzerine Mücâdile Sûresi nazil olarak adı talak-ı ebedi, keffaret konulmak suretiyle ebediliği kaldırılarak muvakkat kılınmış yani bu şekilde verilen talak-ı ebedi zıhar?a çevrilmiş; keffaret olarak ta ya bir köle azadı , ya 60 gün oruç ya da 60 fakiri doyurmak getirilmiştir. Evs b. es-Samit hazretlerine de yardım edilerek şartlarına uygun şekilde 60 fakiri doyurma keffareti yerine getirilmiştir. Hz. Havle önce olduğu şekilde zevceliğine iade olunmuştur.

Allah?ın yedi kat semanın üstünden şikayetini dinleyip hakkında şu ayeti indirdiği kimsedir bu Havle:

?Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah?a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir; esasen Allah konuşmanızı işitir. Doğrusu Allah işitendir, görendir.? Ömer?in onu dinlemesi gerekir.

Hz. Ömer (r.a.) yaklaşıp kulağını ona verdi. Ellerini onun omuzlarının üzerine koydu. İhtiyacını yerine getirdikten sonra kadın ayrılmak istedi. Hz. Ömer yanındaki arkadaşına şöyle dedi:

-Vallahi eğer o akşama kadar durup benimle konuşmuş olsaydı namazdan başka bir şey için kendisini bırakıp gitmezdim ve namazı kılar yine gelirdim. [2]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kur´ânı Kerîm, Mücâdele Sûresi : 1-4.

[2] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 480-486.