Huzam El-Ensariyye´nin Kızı Hansa

Hansa Bint Huzam, Enis İbn Katâde el-Ensarî´nin nikâhı altındaydı. Enîs´le birlikte Rasûlüllah´a gidip bey´at etti.

Kureyş Ehabîş´le ve onlara uyan, Kinane ve Tihame ve diğer kabi­lelerle birlikte Bedir savaşının intikamını almak için gelince Hansa Bint Huzam def ve darbukalarıyla birlikte Kureyşlî kadınların geldik­lerini gördü. Kocasına haber verdi. Enîs İbn Katâde İbn Rabîa Rasûlül­lah´a [S.A.V] gidip hanımının gördüklerini anlattı. Rasûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu :

? Onlar kavmi harbe teşvik etmek ve onlara Bedîr´deki ölüleri hatırlatmak istediler. Onlarla ilgili haberler bana böyle geldi. Onların durumu hakkında hiçbir kelime söylemeyin. Allah bize yeter ve o ne iyi vekildir (Hasbunellâh ve nîme´l-vekîl). Allah´ım Sana dayanıp güve­nerek hücum ediyorum.

Enîs İbn Katâde Rasûiüllah´la birlikte Uhud´a çıktı. Rasûlüllah´in ashabından birçoğu gibi o da şehit oldu...

Daha sonra bir gün sevinçli olarak Hansâ´nın babası yanına girdi ve şöyle dedi :

?Sana bîr müjdem var. Hansa Bint Huzam :

? Nedir o? dedi. Babası :

? Seni Amr İbn Avf oğullarından birisiyle evlendirdim dedi. Hansa Bint Huzam :

? Bana haber vermeden nasıl evlendirirsin? dedi. Babası :

? Emrime karşı mı geliyorsun? dedi. Hansa Bint Huzam :

? Hayır. Ama niye... önce bana haber vermedin, dedi. Babası :

? Benim seçtiğim adamdan başkasıyla evlenmiyeceksin, dedi,

O, Ebû Lubâbe İbn Abdilmunzir´i seviyordu. Rasûlüllah´a (S.A.V) gidip şöyle dedi :

? Ya Rasûlellah! Babam bana haber vermeden beni nikahladı. Oğlumun amcasını daha çok seviyorum.

Peygamber (S.A.V) :

? Onunla nikâhın yoktur. İstediğin kimseyle nikahlan, dedi.

Rasûlüllah (S.A.V) ona emretmiş olunca, Ebû Lubâbe İbn Abdil-munzîr´le nikahlandı ve ondan es-Saib´i doğurdu.

Rasûlüllah´ın kızı Zeyneb ölünce Hansa Bint Huzam, Ummu Atiy-ye el-Ensariyye ve Ummu Suleym gittiler. Peygamber (S.A.V) onlara şöyle dedi :

? Onu tek, yani üç, beş veya daha fazla olarak yıkayın. Su ve Sidr kullanın. Son suyuna kâfur koyun. İşinizi bitirince bana haber ve­rin.

Yıkama işi bitince ona haber verdiler. Onlara bir izar (eteklik) ve­rip :

?Bunu ona içgömleği yapın, dedi.

Onlar saçlarını iki yanda bir de kökünden üçlü olarak ördüler ve arkasını öne attılar.

Hansa Bint Huzam, Ummu´l-lVluseyyib el-Ensariyye´nin yanına geldi ve onun titrediğini gördü. Ummu´l-Museyyib :

? Sıtmadan mı? Allah, onda bereket bırakmasın, dedi.

Ummu´l-Museyyib şöyle konuştu :

? Sıtmaya sövme. Rasûlüllah´ın [S.A.V) yanına girmiştim. Bana sordu: Neyin var Ummu´s-Saib (Ummu´l-Museyyib)? Niye titriyorsun? Ben de : Sıtmadan doiayı, AİIah onda bereket bırakmasın! dedim. Ra-sûlüllah (S.A.V) şöyle buyurdu: Sıtmaya sövme. Çünkü o körüğün de­mir pisliğini giderdiği gibi Âdem oğlunun günahlarını giderir.

Ebû Lubâbe İbn Abdiimunzir yüksek sesle Allahu ekber, dedi. Ha­nımı Hansa Bint Huzam da onu kendine getirdi.

Abdullah İbn Abbas şunu söyledi :

? Bir adam, Rasûlüllah´dan sonra kalkıp Ebû Bekr es-Sıddîk´a gitti ve şöyle dedi: Ey Rasûlüllah´ın halifesi! İnsanların en hayırlısı kimdir? O da şöyle cevap verdi: Ömer İbnu´I-Hattab. Tekrar sordu : Neden onu kendine tercih ettin? Ebü Bekr şöyle dedi:

Bazı özelliklerle, çünkü Allah onunla meleklere öğündü, benimle öğünmedi, Gebrâîl ona selâm söyledi, bana selâm söylemedi. Cebrail şöyle dedi: Ya Rasûlellah! İslâm Ömer İbnu´i-Hattab´la güçlenmiştir.

Allah Kitab´ından iki âyetle onu tasdik etmiş, beni tasdik etme­miştir. Peygamber (S.A.V) hanımlarından bazılarına danlmışti. Ömer onlara geldi ve şöyle dedi. Allah sizin hakkınızda âyet indirinceye ka­dar Rasûlüllah´tan vazgeçin. Bundan sonra Allah şu âyeti indirdi: «Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona sizden daha iyi olan, kendini Allah´a veren, inanan, boyun eğen, tövbe eden, kulluk eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebîlir» [1] Ömer: Yâ Rasûlellah! Onların (hanımla­rının) yanına iyi ve kötü olan girebilir. Onlara hicab (perde) mecburi­yeti getirsen, dedikten sonra AllahTa´âla şu âyeti indirmiştir: «Pey­gamberin eşlerinden birşey isteyeceğinizde onu perde arkasından is-teyin» [2] Ömer: Yâ Rasûlellah! İbrahim´in makamını namaz yeri edin-sen, dedi. Allah Ta´âlâ : «İbrahim´in makamını namaz yeri edinîn» [3] âyetini indirdi.

Abdullah İbn Abbas bir süre sustu ve şunları ilâve etti:

? Ebû Bekr vefat edince birisi Ömer İbnu´l-Hattab´ın yanma geldi ve : Mü´minlerin emîri! Rasûlüllah´tan (S.A.V) sonra insanların en ha­yırlısı kimdir? diye sordu. Ömer şu cevabı verdi: Ebû Bekr es-Sıddik´-

tır. Kim başkası derse, ona iftiracıya verilen ceza gerekir.

Bir süre sonra Enes İbn Malik´le Abdullah İbn Abbas evden ayrıl­dılar. Hansa Bint Huzam kocası Ebû Lubâbe´ye

? Gel, biraz Kur´ân okuyalım, dedi.

Ebû Lubâbe İbn Abdiimunzir´in evi ay ışığına boğulmuştu. Enes İbn Malik´le Abdullah İbn Abbas gelince Hansa Bint Huzam sevindi. Çünkü Rasûlüllah´ın ashabından birisinin gelmesi onun Hz. Peygam-ber´e nazil olan Kur´an-ı Kerim âyetlerinden ve Rasûlüliah´ın konuştu­ğu hikmetten dinleyeceği anlamına gelirdi.

Kocası Ebû Lubâbe misafirlerine hoşgeldin deyip hanımına:

? Ummu´s-Saib (Hansa)! Evde meyve var mı? diye sordu. Hansa Bint Huzam ;

? Evet, var diye cevap verdi.

Daha sonra hurma ve üzüm getirip Enes İbn Malik´le Abdullah İbn Abbas´ın konuştuklarını dinlemek üzere oturdu,

Enes İbn Malik şöyle konuştu :

? Cebrail, Rasûlüllah´a (S.A.V) gelip şöyle dedi: Yâ Muhammedi Cennet ashabından üçkişiye özlem duymaktadır. Ben de onun yanın­daydım. Ensar´dan bazılarının olabileceğini umdum. Peygamber´e (S.A.V) onları sormak istedim. Dışarı çıktım Ebû Bekr´le karşılaştım, Şöyle dedim : Biraz önce Rasûlüllah´ın (S.A.V) yanındaydım. Cebrail ona gelip şöyle dedi : Cennet ashabından üç kişiye özlem duymakta­dır. Ensar´dan bazılarının olabileceğini umdum. Ona sormak istedim. Yanma girip sen sorabilir misin? O: Ben ona sormaktan çekmiyorum. Ben onlardan olmayayım ki, kavmim benimle alay etmesin. Sonra Hz. Ömer´e geldim. Hz. Ebû Bekr´e söylediğimi ona da söyledim. Hz. Ali´yle karşılaştım. Hz. Ali bana şöyle dedi : Evet, ben sorarım. Eğer ben o üç kişidensem, Allah´a hamdederim. Eğer onlardan değilsem, yine Allah´a hamdederim. Hz. Aii Rasûlüllah´ın yanma girdi ve : Biraz önce senin yanında olduğunu, Cebrail´in sana gelip : Cennet ashabından üç kişiye özlem duymaktadır, dedi. Yâ Rasûlellah! Kimler kastedildi? dedi. Ra-sûlüllah (S.A.V) de : Ali! Sen, Ammâr İbn Yasir (ki fazileti açık, hayrı büyük ve bazı yerlerde seninle birlikte bulunacaklar) ve Seîman (el-Farisi) onlardansınız. O bizden (yani Ehl-i Beytten) dir. O nasihat eden dosttur. Onu kendine dost edin.

Hansa Bint Huzam Yesrib´de Benî Salim İbn Âmr Ibn Avf´da kıldığı ilk cuma namazını hatırladı.Rasûlüllah (S.A.V) şöyle konuşmuştu.

? Hamd Allah´adır. Ben ona hamdeder Ondan yardım, bağışlan­mak ve hidâyet dilerim. Ona îman ederim, inanmazlık etmem, inan­mazlık edenlere düşmanlık ederim. Ben, Allah´tan başka ilâh olmadı­ğına, Onun bir olduğuna, ortağı olmadığına, Muhammed´in de Onun ku­lu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim.

Peygamberlerin gelmesi kesildiği, ilim azaldığı, insanların sapık­lığa düştüğü, zamanın kesintiye uğradığı, kıyâmet´in kopma ve âlemin sona erme zamanı yaklaştığı bir sırada Allah onu, tam bir hidâyet, tam bir nur, tam bîr öğüt olan Kur´ân´Ia göndermiştir. Allah´a ve Rasûlü´-ne uyan doğru yolu bulmuştur. Allah´a ve Rasûlü´ne karşı gelen de, azgınlık ve taşkınlığa uğramış, sapıklıktan sapıklığa düşmüştür.

Size, Allah´tan korkmayı tavsiye ederim. Zaten bir müslümanın, bir müslümana en hayırlı tavsiyesi de onu, Âhirete teşvik etmesi ve ona Allah´tan korunmayı emretmesidir.

Allah´ın, sizi sakındırdığı şeylerden sakınınız. Bundan daha üstün ve hayırlı bir öğüt, bundan daha üstün ve hayırlı bir hatırlatma yoktur.

Rabbından korkarak, ürpererek ibâdet eden kimse için, Allah´tan korunmak istediğiniz Âhiret saadeti için en güvenilir bir yardımdır.

Kim, gizli ve açık her işinde, Allah´ın hoşnutluğunu gözeterek, Al­lah ile arasını düzeltirse, dünyada onun adı hayırla anılır. Öldükten sonra da bu, kendisine azık olur. Bunun dışındaki işlerden uzak kaç­mayı, onlarla kendi arasında uzun mesafeler olmasını ister. Allah aza­bından sizi korkutur. Allah kulları hakkında çok esirgeyici ve merha­metlidir. Sözünü doğrulayan, vadini yerine getiren Allah´a yemin olsun ki bunda cayma yoktur. Çünkü Allah Ta´âla: «Benim katımda söz de­ğişmez: Ben kullara asla zulmetmem» buyurmaktadır.

Şimdiki ve gelecekteki işlerinizde gizli ve açık yaptıklarınızdan dolayı Allah´tan çekinin. «Kim Allah´tan korkarsa Allah, onun günah­larını örter, ecrini de büyültür». «Allah´tan korkan kimse büyük bir kurtuluşa ermiştir. Allah´tan korkmak insanı, Allah´ın azab ve gaza­bından korur. Allah´tan korkmak yüzleri ağartır Rabbı hoşnut eder, dereceyi yükseltir.

Nasibinizi alın. Allah katında ifrattan sakının. Allah, doğruları da, yalancıları da bilsinler diye, size Kitab´ını ve yolunu açıkça öğretmiş­tir. Allah´ın size ihsan ettiği gibi siz de ihsanda bulunun. Allah´ın düşmanlarına düşman olun. Onun yolunda hakkıyla cihad edin. Sizi, o seçip müslümanlar diye adlandırdı ki helak olan açık delillerle heiâk olsun, sağ kalan da açık delillerle sağ kalsın. Allah´tan başkasında güç ve kuvvet yoktur. Allah´ı çok anın. Ölümden sonrası için çalışın. Kim, Allah´la kendi arasını düzeltirse, Allah da onun, insanlarla ara­sını düzeltir. Çünkü Allah, insanlar üzerinde hükmünü yürütür. İnsanlar ise, Allah üzerinde hükümlerini yürütemezler. Allah, insanlar üzerin­de tasarruf eder. İnsanlar ise, Allah´ın üzerinde tasarruf edemezler. Allah, en büyüktür. Büyük olan Allah´tan başkasında güç ve kuvvet yoktur. [4]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kur´ânı Kerim, Tahrîm Sûresi: 5

[2] Kur´ânı Kerîm, Ahzâb Sûresi: 53.

[3] Kur´âm Kerîm, Bakara Sûresi: 125

[4] Abdulaziz eş-Şennavi, Sahabe Hayatından Tablolar (Hanım Sahabiler), Uysal Kitabevi: 474-479.