İstanbul'un fethi - 4

Büyük hedefleri büyük insanlar kovalar. Müslümanlar Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz'in gösterdiği o günün iki süper gücünden birinin merkezini İslâm'a açmayı hedeflerin ve şereflerin en büyüğü bilmişlerdir. Sonuçta, belli bir disiplini, geleneği ve teknolojisi bulunan genç Fatih'in komutasındaki Osmanlı ordusu bu görevi yerine getirmiş ve böylece hadisimizdeki büyük takdirin sebebinin anlaşılmasını sağlamıştır. Demektir ki bu büyük peygamberî övgünün temelinde İstanbul'un stratejik konumu ve dolayısıyla çağlar boyu müslümanların gündemine çok ciddi olarak girecek olan tebliğ ve medeniyet meselesi yatmaktadır. Fethin maksat ve hedefleri doğrultusunda hareket edenlerin bu büyük övgüden nasiblerini alacakları şüphesizdir. O halde iş, fethe ve fâtihe lâyık olmaya çalışmakta, Ayasofya dâhil fetih emanetlerine sahip çıkmakta toplanmaktadır.

Bir de şu hadis-i şerifi arz etmek istiyorum: Cabir b. Semüre (R.A.) den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz:

"Müslümanlardan bir çetecik BEYAZ EVİ fethedeceklerdir" buyurmuşlardır. (Müslim, İmare: 10, No: 1822, Müsned-i Ebi Avane, 4/373, No:6996) Bu fetih müjdesi de en yakın bir zamanda gerçekleşecektir, İnşaALLAH... Tıpkı İstanbul'un fethi müjdesi gerçekleştiği gibi...

İstanbul'un feth edileceğini müjdeleyen şu hadis-i şerifler de vardır: Ubade b. Samit (R.A)nun hanımı ve in yakınlarından olan Ümmü Haram (R.Anha.) dan rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

"Ümmetimden denizde gazâ eden ilk muhâribler (mağfiret olunmayı) vâcib kılmışlardır, yâni hak etmişlerdir, buyurdu. Ümmü Harâm (R.Anha) dedi ki:

-Yâ Resûlellah! Ben de bunların içinde miyim? diye sordum. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

- Sen onların arasındasın" diye cevâb verdi. Bundan sonra Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz::

-Ümmetimden Kaysar'in (İstanbul) şehrine gazâ eden ilk muhâribler de mağfiret olunmuşlardır, buyurdu. Ümmü Haram (R.Anha): - Ben bunların içinde miyim yâ Resûlellah? diye sordum. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz: -Hayır! diye cevâb verdi. (Buhari, Cihad: 92, no: 2766. Diğer rivayetler için Bak. No: 2636, 2646, 2722, 2737, 5926, 6600) Bu hadis-i şerif de, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin mucizelerinden bir mucizedir. Çünkü bu mübarek hanımefendi, çok yaşlı iken kocası ile birlikte Kıbrıs seferine katılmış ve orada şehid olmuştur. Kabri Larnaka'da olup Halasultan veya Halahatun Türbesi olarak bilinmekte ve ziyaret edilmektedir.

Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

"Eğer dünya (nın ömrün)den yalnız bir gün (bile) kalsa, benim ehl-i beytim'den bir adam Deylem dağına ve Kostantiniyye'ye (İstanbul)'a mâlik oluncaya (yâni fethedinceye) kadar ALLAH (Azze ve Celle) o günü elbette uzatacaktır." (İbn-i Mace, Cihad: 11, No: 2779, Deylemi, Firdevs, 5/82 No: 7523) buyurmuşlardır. Arzedilen hadisi şeriflerde fethin müjdelenmesi, mücahidlerin "Güzel kumandan ve güzel asker" olarak tanıtılması, bunların günahlarının bağışlandığının bildirilmesi, İstanbul'un fethini her İslâm kumandanının kavuşmayı arzu ettiği bir gaye, ulaşmaya can attığı bir hedef haline getirmiştir. Ve nihâyet ALLAH, 29 Mayıs 1453 yılında bu fethi Osmanlı Sultanı II. Mehmed'e nasip etmiştir. Fatih Sultan Mehmet, dehanın, azmin, irade ve sabrın nişânesi bir devlet adamıydı. İstisnasız bütün dünya tarihçileri bu hususta hemfikirdir. Gerçekten 21 yaşında bir gencin, kıtalara uzanmış bir devletin padişahlığını yapması, istikbale ait düşüncelerini safha safha ve hiç taviz vermeden gerçekleştirmiş olması; üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur.