İstanbul'un fethi - 9

Fetih, "açma" anlamında... Kilitli gönüllerin İslâm'a açılması... Fetih, sevgi ve hoşgörüdür. Bütün insanlığın huzur ve mutluluğunu istemektir. Bütün insanlık Rabbini tanısın, huzur ve mutluluk içinde yaşasın ve cennete girsin niyetiyle çalışmak ve "Sevgi medeniyeti"ni kurmaktır. İşgal, fethin tam zıddıdır. Çünkü işgalde öldürme, soykırım, sömürme, baskı, zorbalık, zulüm, işkence ve intikam duygusu vardır.

Bugün dünya yeni fetihlere muhtaçtır. Gönüllerin fethine... Huzur ve barışın insanlığı kuşatması için... İnsanca yaşamak için... Zulüm ve sömürünün sona ermesi için... İnsanlığın mutluluk ülkesine kanat açması için: "Dünya yeni bir Osmanlı'ya muhtaç."

"Delikanlım işaret aldığın gün atandan,

Yürüyeceksin, millet yürüyecek ardından

Sana selâm getirdim, Ulubatlı Hasan'dan.

Sen ki, burçlara bayrak olduğun kumaştasın,

Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın."

Fetih, İmanın Zirvesidir

Fetih, bütün insanlığa iyilik ve mutluluk getirmektir. İstanbul'un Fethi, karanlık bir çağı kapatıp yepyeni bir çağ açması hasebiyle tüm dünyaya nüfuz eden manevi, fikri ve sosyal bir açılım olmaktadır.

Fetih kelimesi açmak anlamına gelmektedir. Fetih, bir yeri ve orada yaşayanları; bulundukları karanlık dehlizlerden hak ve hakikate çıkarmak demektir. İstanbul'un Fethiyle sadece bu topraklar üzerinde yaşayan insanların değil, Avrupa'da ve o günün dünyasında yaşayan insanların hayatlarında muazzam bir açılım meydana gelmiştir. Sultan Fatih'in havan topları, Bizans surlarını yıktığı gibi, Avrupa'da şatolara sığınarak halkın emeği ve teri üzerinde saltanat süren feodallerin duvarlarını da yıkmıştır. 21 yaşında iken Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin övgüsüne ve müjdesine mahzar olan Fatih Sultan Mehmet Han'ın, İstanbul'u fethederek gerçek fethin ne demek olduğunu bütün dünyaya öğretmiştir.

Fatih İstanbul'u aldığında halka iyi davranarak savaşın da bir hukuku olduğunu herkese göstermiştir. Bugün Irak'ta, Afganistan'da ve daha dünyanın birçok yerinde Müslüman kardeşlerimize "demokrasi havarileri" tarafından zulmedilmektedir; işkence edilmektedir; kardeşlerimiz hunharca öldürülmektedir. Irak'ta Ebû Garip hapishanesinde yaşanan insanlık dışı işkence görüntüleri hâlâ hafızalarımızda canlılığını korumaktadır. Silahsız Filistinli çocukların nasıl öldürüldüğü gözlerimizin önünden hiç gitmemektedir. Bu sebeple kalbimiz kırık ve üzgünüz.

29 Mayıs 1453... Bu tarih acaba bugün, geçmişiyle bağları tamamen koparılmak istenen bir nesil için ne ifade ediyor?

İstanbul'un fethi bugün bizim için ne ifade ediyor? Dini duyguları dejenere olmuş, tarihine yabancılaştırılmış, hatta düşman edilmiş bu millet, fethin anlamını biliyor mu?

Peki, fethin sembolü Ayasofya neden ibadete kapalı? 21 yaşında İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed'in torunları, ne oldu da hem kendi topraklarında hem uluslararası arenada sefilleri ve zavallıları oynuyor?

Eğri oturup doğru konuşalım... Ve tarihimizi doğru okuyalım. Bugün "Ne olur bizi alın" diyerek kapısında ağlaştığımız AB, Türkiye'ye neden "zavallı ülke" muamelesi çekiyor?

İnsan hakları, hak-hukuk-demokrasi, idam gibi bizim hassas olduğumuz konularda bizi neden köşeye sıkıştırmaya çalışıyor?

Birazcık tarihimizle yüzleşsek ve "Fethin" anlamını bir kez daha düşünsek bu soruların cevabını bulacağız aslında...