İstanbul’un fethi - 2

Milletimizin şeref ve zaferlerle süslü muhteşem tarihi içindeki en büyük zaferlerden birisi de: Hiç şüphe yok ki 29 Mayıs 1453 yılında gerçekleştirilen İstanbul'un fethidir. Binaenaleyh, biz bugün İstanbul'un fethinin 557. yıl dönümünü idrak etmenin mutluluğu içerisindeyiz.

29 Mayıs 1453, Türk ve dünya tarihinin son derece önemli bir dönüm noktasıdır. Bin yıla yakın bir geçmişi bulunan ve fakat çürüyüp-dağılmış, bozulup-kokuşmuş, maddi ve manevi bir ahlaksızlığın batağında çırpınmakta olan Bizans İmparatorluğu bu tarihte bir daha dirilmemek üzere can vermiştir. Bu bakımdan İstanbul'un fethi; sadece bir ilin, bir beldenin fethi değil; tarihe damgasını vuran, çağ değiştiren önemli bir hadisedir. İstanbul'un fethinde sadece iki ordu değil, ayrı iki dünya çarpışmıştı.

Bu mücâdele âdeta, Hakk ile bâtılın, aydınlık ile karanlığın mücadelesi idi. Bu zafer, Ortaçağ'ın karanlıkları üzerinde doğan bir adalet ve insanlık güneşi olmuştur. Bu tarihten itibaren yeni bir çağ açılmış, bin yıllık bir geçmişi bulunan Bizans İmparatorluğu tarihe karışmıştır.

Bizans'ın paslı mıhını sökme şeref ve fazileti ise ALLAH sevgilisi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz'in: "Ne güzel komutan! Ne güzel asker" diye müjdelediği, "Fatih Sultan Mehmet" ve "Osmanlı askerine" aittir. İstanbul gibi dünyanın gözbebeği ve can damarı sayılan bir şehrin fethedilmesini yüce ALLAH, Fatih Sultan Mehmed'e ve O'nun askerlerine nasip etmiştir.

Babası Sultan II. Murad'ın vasiyeti üzerine kendisine düşen en büyük görevin İstanbul'u fethetmek olduğunu kabul eden Fatih, henüz 21 yaşında bir genç iken bu büyük emeli gerçekleştirmiş, o güne kadar görülmemiş büyüklükte toplar icad ederek, karalardan gemiler yürütmek pahasına yenilmez bir iman ve azimle Bizans'ı fethetmiştir.

Fatih Sultan Mehmet ve askerlerinin en büyük gayesi Hz. Peygamber (S.A.V.) Eefendimizin övdüğü kimselerden olmaktı. Gerçekten: Bişr el-Ganevî (R.A.), (El-Ganevî yerine, el-Has'ami de denilmektedir. Bak. Askalanî, İsabe, 1/439; A.b.Hanbel, 4/335) babasından yaptığı rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz :

"Kostantiniyye (İstanbul) elbette feth edilecektir. O'nu feth eden kumandan, ne güzel kumandandır! Onu fetheden asker ne güzel askerdir!" (Hakim, Müstedrek, 4/422, No:8300; A.b. Hanbel, 4/335, No:18478; Buhari, et-Târîhu'l-Kebir, 2/81, No:1760; et-Tarîhu's-Sagir, 1/306, No:1482; Deylemi, Firdevs, 5/481, Taberani, El-Mucemü'l-Kebir, 2/38, No: 1216, No:8825, Taberani, el-Mu'cemu'l-Kebir, 2/38, No:1216. Bu hadis-i şerifin isnadı (sened zinciri) sahihdir. Hakim, a.g.e. 4/422. Daha fazla bilgi için bak. "Fetih hadisi sahihtir.", Shf: 332) buyurmuşlardır.

Bu hadis-i şerif, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin mucizelerinden bir mucizedir. İstanbul, asr-ı saadette Kostantiniyye ismi ile bilindiği için, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de hadis-i şeriflerinde bu isimle anmışlardır.

Bu büyük müjde, sahabeleri de heyecanlandırmış, İstanbul seferinde bulunmayı arzu etmişlerdi. Bu yüzden, 668 yılında Emevilerin yaptığı İstanbul seferine pek çok sahabe katılmıştı. Emeviler, bu kuşatmada İstanbul'u alamadılar ama, başta Ebû Eyyûb el-Ensarî (R.A.) olmak üzere, İstanbul önlerinde sahabelerden 400 kadar şehit bıraktılar. Onlar öncülerdi. Yani İstanbul'un manevî fatihleri...

Özellikle, ALLAH Resûlü (S.A.V.)in sancaktarı ve yüce Resul (S.A.V.)i yedi ay evinde misafir eden 96 yaşındaki Ebû Eyyûb el-Ensarî (R.A.) nun İstanbul önlerinde şehit düşmesi, sahabedeki fetih özlemini göstermesi bakımından oldukça anlamlıdır.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz'in bu hadis-i şeriflerinde övülen kişiler olabilmek için; ilki Hz. Osman (R.A.)nun hilafeti zamanında, Şam Valisi bulunan Hz. Muaviye (R.A.) tarafından olmak üzere, Hicri 32. senesinden itibaren pek çok İslâm komutanı ve İslâm ordusu İstanbul'u defalarca, tam 29 kerre kuşatmıştır. Fakat, İstanbul'u fethetmek, askeri dehası bugün de herkesçe kabul edilen 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmed'e nasip olmuştur.