Salât-ül-Havf (korku namazı)

Korku ve tehlike halinde, - toplu olarak - edâ olunacak namazın, edâsı suretini beyan için, akdolunan baptır ki, maksut,


$


âyeti kerîmesinde emir buyurulan, edâ keyfiyyetidir.


Korku namazının meşruiyyetinin aslına nazaran, korku sebebiyle âtîdeki keyfiyyet üzere kılınan, namaz demektir. Asri saadetten sonraya nazaran, havf sebebi olan - düşmanın mevcudiyyeti - şartiyle, o sûrette kılınması câiz olan, namaz demektir. Düşmanın mevcudiyyeti olmaksızın, korku namazı câiz olmayıp, hattâ görülen karaltı, düşman zannolunarak, salâtı-havfe durulsa da, sonra zannın aksi, tebeyyün etse, cemaatin namazı iâde etmeleri lâzım olduğu gibi (1), korkunun iştidadı ve emr olunan sıfat üzere, cemaat akdinden, acz halinde «Eğer korkarsanız yaya veya binek olarak kılınız,» (Bakara: 239), kavli kerîminde (2) emrolunduğu üzere, yaya ve binek olarak (3), kendilerinin - kudretli oldukları - vech ve cihet dairesinde, - münferiden - namazı edâ etmek ve yahut Hendek Vak'asında olduğu gibi vaktinden tehîr ederek, sonradan kazâ eylemek lâzım olur.


------------------


(1) Meğer ki, ilk kısım, safları tecavüz etmeden, zanlarının hilâfı tebeyyün etmekle, namazlarına, bina ve devam etmiş olalar. Çünkü, onlar için, istihsanen bina câizdir. Her halde sahihtir. Zira onun hakkında müfsit yoktur.


2) Bu âyeti kerîme, farz ve vâcip namazlarını, binekte veya mahmel üzerinde edâ etmek, faslında geçmiştir.


(3) Yaya halinde, namaz kılınamaz. Binek halde, îmâ ile kılınacak namazın dahi, şehir dışında bulunmak şartiyle, kılınmış olması lâzımdır. Çünkü, şehir içinde binek olarak, teneffül sahih olmayınca, farz — zaruretle dahi olsa — sahih olamamak evlâdır. Binek halinde — zarûrete binaen — kılınan farz namaza göre, hayvanın yürür olması, mâni değildir.