Fakirlik

675. Allah’a fakir olarak kavuş, zengin olarak kavuş-ma! (İhya C.4 S. 358)


676. Allahü Teâlâ âilesi kalabalık, iffet sâhibi fakiri sever. (İhya C.4 S. 358)


677. Ümmetimin yoksulları, zenginlerden 500 yıl evvel cennete girer. (Diğer rivâyette kırk yıl evvel) denilmekte-dir.) (İhya C.4 S. 358)


678.  Bu ümmetin hayırlısı fakirleri ve en süratli cen-nete girip yerleşenleri de zayıflarıdır. (İhya C.4 S. 359)


679. Ey Cebrâil! Bu dünya evi olmayanların evi, malı olmayanların malıdır. (Dünyalığı) ancak aklı olmayanlar toplar. (İhya C.4 S. 360)


680. Fakirlik, Mü'min için atın yanağındaki dizgin ve alnındaki çakaldan daha sevimlidir. (İhya C.4 S. 362)


681. Mü'min’in dünyadaki hediyesi yoksulluktur. (İhya C.4 S. 362)


682. Allahü Teâlâ bir kulunu severse, onu bela ile ipti-lâ eder. Sevgisi son haddine varınca, âile, mal ve evlât diye kendisinde bir şey bırakmaz.  (İhya C.4 S. 362)


683. (Hz. Âişe validemize): Bana ulaşmayı istersen fakir hayatı yaşa, zenginlerle düşüp kalkmaktan sakın. Yamayıp dikmeden çarını sırtından atma! (İhya C.4 S. 368)


684. Ey fakirler! Allah’ın taksimâtına kalbinizden razı olun ki, fakirliğin mükâfâtını göresiniz. Böyle yapmazsa-nız mükâfâttan mahrum kalırsınız. (İhya C.4 S. 369)


685. Herkesin bir anahtarı var; Cennetin anahtarı da fakir ve miskinleri sevmektir. Onlar sabırları sebebiyle kıyâmet günü Allahü Teâlâ’nın (mânevî) civârından bu-lunacaklar. (İhya C.4 S. 369)


686. Allahü Teâlâ’nın ev sevdiği kul, rızkına kanaat edip Allah’ın taksimine râzı olan fakirdir. (İhya C.4 S. 369)


687. Hâline râzı olan fakirden efdal kimse yoktur. (İhya C.4 S. 370)


688. Allah’ım beni yoksul olarak yaşat, yoksul olarak öldür ve fakirlerle haşreyle! (İhya C.3 S. 523)


689. İslâm’la hidâyete ermiş, yetecek kadar geçim ve-rilmiş ve buna kanâat etmiş kimseye müjdeler olsun. (İhya C.3 S. 528)


690. İster fakir, ister zengin herkes, kıyâmet günü “Keşke dünyada yetecek kadardan fazla malım olmasay-dı” diye temennî edecek. (İhya C.3 S. 528)


691. Zenginlik, servet çokluğu değil, gönül hoşluğu-dur. (İhya C.3 S. 529)


692. Eğer hakkıyla Allah’a tevekkül etseydiniz Allahü Teâlâ, sabaha aç çıkıp, akşama tok dönen kuşların rızkını verdiği gibi,  sizin de rızkınızı verirdi. (İhya C.3 S. 523)


693.  İnsanlar! Rızkınızı talepte güzel davranın (helâ-linden isteyin) Zira kişi için ancak takdir edilen vardır. Kimse kendisi için ayrılan rızkı yemeden gitmez. (İhya C.3 S. 529)


694. Cebrail A.S. “ Rızkını almadan kimse ölmeyecek Allah’tan kork ve rızk talebinde güzel davran” diye kal-bime üfledi. (İhya C.3 S. 529)


695. Allahü Teâlâ her işte yumuşaklığı ve kolaylığı sever. (İhya C.3 S. 535)


696. Başınız hareket ettiği müddetçe rızktan ümit kes-meyin. Zira insan derisiz kızıl bir et parçası halinde doğar da Allahü Teâlâ onun rızkını verir. (İhya C.3 S. 536)


697. Nafaka için fazla üzülme! Senin için tayin edilen rızkın seni bulur. (İhya C.4 S. 537)


698. Mü'min’in izzeti, insanlardan müstağnî olmasıdır. (İhya C.3 S. 582)


699. İstemeden kendisine rızk geldiğinde onu redde-den, Allah’ın verdiğini reddetmiştir. (İhya C.3 S. 382)


700. Âdemoğlunun ancak üç şeyde hakkı vardır: Belini doğrultacak kadar yemek, avret yerini örtecek kadar elbi-se ve kendisini saklayacak ev. Fazlasının hesabı vardır. (İhya C.4 S. 385)