Kulub-i Safiye
Kalıpların kemâli sebebiyle edebini kâmil kılan «kulûb-i safiye», semavî (yüceliğe nail) olur, iftitah tekbiri ile namaza girdiği gibi (yükselerek) semâya girer.
Peygamber (s.a.v.) اَلصَّلاَةُ مِعْراَجُ الْمُؤْمِنِينَ
«Namaz, mü'minlerin miracıdır» hadîs-i şerifinden murad (olunan mânâ da) budur.
Namazda miracın sırrı, kalblerin miracı olup, şahısların ve vücutların miracı değildir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır :
اِنَّ مِنْ خِيَارِ اُمَّتىِ قَوْماً يَضْحَاكوُنَ جَهْراً مِنْ سِعَةِ رَحْمَةِ اللّهِ وَيَبْكوُنَ سِراً مِنْ خَوْفِ عَذاَبِهِ اَبْداَنُهُمْ فِى الْاَرْضِ وَقُلوُبُهُمْ فِى السَّماَءِ اَرْواَحُهُمْ فِى الدُّنْياَ وَعُقُولُهُمْ فِى الْاَخِرَةِ يَتَمَشَّوْنَ بِالسّكِينَةِ وَيَتَقَرَّبُونَ اِلىَ اللهِ بِالْوَسِيلَةِ
Mânâsı :
«Ümmetimin hayırlılarından bâzı kimseler vardır ki —Allah'ın rahmetinin genişliğinden— arktan gülerse de azabının korkusundan dolayı, gizli gizli ağlarlar. Vücudlârı yerde, kalbleri de gök(ler)dedir. Ruhları dünyâda, akılları âhirettedir. (Yer yüzünde) sekine (31) ile yürürler, vesile (32) ile Allah'a yakın olurlar. (33)
Buradaki yakınlıktan maksat, manevî derece ve şeref olup mesafe ve mekân yakınlığı değildir. Allahü Teâlâ, gök yüzünü şeytanların tasarruf ve tasallutundan korumuştur. Kalb de semavî olduğundan, şeytan için ona tesire yol yoktur.
(31) «Sekîne = Kalbde bir nurdur. Kalb o nûr üe sükûnet bulur, mutmain olur.» Ruhu'l - Beyân, c. IX.
s. 12.
(32) Vesîle: «Vesile ulema-i hakikat ve tarikat şeyhleridir.» Ruhu'l - Beyân, c. II, s. 388.
(33) İhyâu'l - ulûm, c. I. s. 57.
Peygamber (s.a.v.) اَلصَّلاَةُ مِعْراَجُ الْمُؤْمِنِينَ
«Namaz, mü'minlerin miracıdır» hadîs-i şerifinden murad (olunan mânâ da) budur.
Namazda miracın sırrı, kalblerin miracı olup, şahısların ve vücutların miracı değildir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır :
اِنَّ مِنْ خِيَارِ اُمَّتىِ قَوْماً يَضْحَاكوُنَ جَهْراً مِنْ سِعَةِ رَحْمَةِ اللّهِ وَيَبْكوُنَ سِراً مِنْ خَوْفِ عَذاَبِهِ اَبْداَنُهُمْ فِى الْاَرْضِ وَقُلوُبُهُمْ فِى السَّماَءِ اَرْواَحُهُمْ فِى الدُّنْياَ وَعُقُولُهُمْ فِى الْاَخِرَةِ يَتَمَشَّوْنَ بِالسّكِينَةِ وَيَتَقَرَّبُونَ اِلىَ اللهِ بِالْوَسِيلَةِ
Mânâsı :
«Ümmetimin hayırlılarından bâzı kimseler vardır ki —Allah'ın rahmetinin genişliğinden— arktan gülerse de azabının korkusundan dolayı, gizli gizli ağlarlar. Vücudlârı yerde, kalbleri de gök(ler)dedir. Ruhları dünyâda, akılları âhirettedir. (Yer yüzünde) sekine (31) ile yürürler, vesile (32) ile Allah'a yakın olurlar. (33)
Buradaki yakınlıktan maksat, manevî derece ve şeref olup mesafe ve mekân yakınlığı değildir. Allahü Teâlâ, gök yüzünü şeytanların tasarruf ve tasallutundan korumuştur. Kalb de semavî olduğundan, şeytan için ona tesire yol yoktur.
(31) «Sekîne = Kalbde bir nurdur. Kalb o nûr üe sükûnet bulur, mutmain olur.» Ruhu'l - Beyân, c. IX.
s. 12.
(32) Vesîle: «Vesile ulema-i hakikat ve tarikat şeyhleridir.» Ruhu'l - Beyân, c. II, s. 388.
(33) İhyâu'l - ulûm, c. I. s. 57.
Konular
- Hükmün Neshi
- Tearuz ve Tercih
- Ruhus Salat
- Bu eserin terceme ve tahşiyesinde faydalandığımız eserler
- Son Söz
- İbadete Devam Etmek
- Kemal Sıfatlar
- Tehiyyat
- Namazın Dereceleri
- Kavmeyi Eda Etmenin İnceliği
- Kıyam Ruku Ve Secdede İncelik
- Tekbirde Ellerin Kaldırılması
- Fatiha
- Sağ Eli Sol Elin Üzerine Koymaktaki Hikmete İşaret
- Tekbirde Elleri Kaldırmak
- Kulub-i Safiye
- Tekbirin Beyanı
- İstikbal-i Kıble
- Setr-i Avretteki İnce Mana
- Abdeste Elleri Yıkamak
- Niyetin Devamı
- Namazı Terk Etmenin Manası
- Namazın Mertebeleri
- Namazı Kılanın Anlayacağı İnce Mana
- Kalbin Marifeti
- Taarruzun Sureti
- Namazın Ruhu,Hayatın Pınarı
- Ruhu's-Salat Aynu'l-Hayat Tercemesi
- İMAM AHMED BİN HANBEL
- MÜTERCİMİN ÖNSÖZÜ