El-Mûsned

Ahmed İbnu Hanbel´in en hacimli, en meşhur eseri Müsned´idir. Müsned tarzında yazılmış bulunan pek çok hadîs kitabı içerisinde de en çok şöhrete erişen Ahmed İbnu Hanbel´in müsnedidir. El-Müsned denince bu kastedilir.

Ahmed İbnu Hanbel´in Müsned´i iki sebeple alâka görmüş ve şöhrete ermiştir:

1- Muhtevasının zenginliği,

2- Hadîslerin sıhhati.

El-Müsned, onbini mükerrer olmak üzere kırk bin civarında hadîs ihtiva etmektedir. Hadîsler müsned esasına göre tanzîm edilmiştir. Yani, hadîsleri, rivâyet eden sahâbelerinin adına nisbet ederek zikretmek, mevzuuna göre değil. Bazı yorumcular, bu tarzın, hadîsleri ezberlemek maksadıyla tanzîminden ortaya çıktığını söylemişlerdir. Öncelikle fıkhî istifâde düşünülseydi, sünen tarzına baş vurulurdu. Nitekim, bundan çok daha önce yazılmış olan Zeyd İbnu Ali Zeynelâbidîn´in eseri ile İmâm Mâlik´in eseri, hadîsleri fıkıh bablarına göre tanzîm etmişlerdir.

Ahmed İbnu Hanbel, sahâbeleri fazîlet sırasına göre tanzim etmiştir. Bunda temel prensip İslâm olmadaki önceliktir. Bu sebeple Aşere-i mübeşşere dediğimiz cennetle müjdelenen on kişi ilk başta gelir. Sonra bunlara yakın olanlar, sonra Ehl-i Beyt ve Benu Hâşim´e mensûb olanlar, bunları Mekkeliler, Medineliler, Şamlılar, Basralılar, Ümmehatu´l-mü´minîn ve diğer kadın sahâbeler tâkip eder.

Tabiî ki bu tarz tanzîm edilmiş bir kitapta değil bir hadîs, bir sahâbenin müsnedini bulmak bile çok zor bir iştir. Bu sebeple Müsned´in yeni baskılarının baş kısmına, kitapta müsnedi olan sahâbelerin alfabetik sıraya göre isim listeleri konmuştur. İstenen ismin karşısında, o zatın müsnedi kaçıncı cilt ve sayfada yer almıştır, hemen bulmak mümkündür.

Ahmed İbnu Hanbel, el-Müsned´i bir rivâyete göre 1.000.000, diğer bir rivâyete göre 750.000 hadîsten seçerek ortaya koymuştur. Eseri yirmisekiz yıl kadar çalışarak 228´de tamamladığı rivâyetlerde gelmiştir.[63]

El-Müsned´in Sıhhat Durumu:

Ahmed İbnu Hanbel "sahîh" hadîsleri toplayan bir eser te´lif ettiğini iddia etmemiştir. Ehl-i hadîs denen diğer âlimler gibi, o da ulemaca terkinde ittifak hâsıl olmadıkça, kizbi zâhir olmadıkça râviden hadîs almıştır. Mecbûr kalmadıkça muhaddisleri cerhetme cihetine de gitmemiştir. Buna rağmen Müsned´e aldığı hadîsleri seçerek almış ve devamlı ayıklamalar yapmıştır. Oğlu Abdullah´ın rivâyetine göre ölüm döşeğinde bile Müsned´den bir hadîsin çıkarılmasını emretmiştir.

Bugünkü Müsned´in muhtevasında dörtte bir nisbetinde oğlu Abdullah´ın ilâvesi vardır. Az miktarda da, Müsned´i Abdullah´tan rivâyet eden Ebu Bekr Ahmed İbnu Ca´fer el-Kati´î´nin (v. 368/978) ilâvesi vardır.

Hadîs üstadları Müsned´in hadîslerine bir bütün olarak "sahîh" demezlerse de "makbûl" derler. Esâsen tenkide mâruz kalan hadîsler daha ziyâde Ebu Bekr el-Kâti´î ve oğlu Abdullah´ın ilâve ettikleri arasında yer alır. Muhammed İbnu Ca´fer el-Kettânî, Müsned´in hadîsleriyle ilgili şu bilgileri dermeyan eder: "...Bazıları mübâlağa ederek Müsned´e "sahîh" vasfını, ıtlak etmişlerdir. Ancak gerçek şudur: İçinde çok miktarda zayıf hadîs var." Zayıflıkta bir kısmının durumu daha da ileri gider. Öyle ki, İbnu´l-Cevzî meşhur el-Mevzuat adlı kitabında, Müsned´in bir kısım hadîslerinin mevzu (uydurma) olduğunu söylemiştir. Ancak, Hâfız Ebu´l-Fadl el-Irakî bazı hadîslerden mevzuluk iddiasını reddetmiştir. Geri kalanlardaki mevzuluk iddiasını da Hâfız İbnu Hacer (el-Kavlu´l-müsedded fi´z-zebbî an Müsnedi Ahmed adlı kitabında) ve Suyutî (İbnu Hacer´in mezkûr kitabına yaptığı ez-Zeylu´l-Mümehhed alâ´l-Kavli´l-Müsedded adlı zeylinde) reddederler. Bunlardan İbnu Hacer, Müsned´in içerisinde hiçbir mevzu hadîsin olmadığını söyler ve "Sahîh hadîsleri cemetmek maksadı gütmeksizin ortaya konmuş te´liflerin en güzeli olduğuna hükmeder. Der ki: "Müsned´de Sahîheyn´e ziyâde teşkil eden hadîsler, zayıflıkta Sünenu Ebî Dâvud ve Tırmizî´de mevcut Sâhîheyn´e ziyâde hadîslerden daha ileri değildir". Bâzı âlimler de şöyle demiştir: "Müsned´de yer alan zayıf hadîslerin durumu, müteahhîr ulemânın sahîh addettiği hadîslerden geri değildir."

Suyutî: "Müsned´in içindeki her hadîs makbûldur, zira zayıflar da hasen´e yakındır" der.

İbnu´l-Cevzî tarafından mevzû olduğu ileri sürülen hadîslerin sayısı 29´dur. lrakî´nin ilâve ettiği miktar da 9´dur. Bu iddiaların doğruluğu bilfarz bütün âlimlerce kabul edilmiş bile olsa 30 bin hadîslik bir te´lifden fazla bir bir şey ifâde etmez. Kaldı ki, bu iddianın sahibi, İbnu´l-Cevzî vasfı müteşeddîd olan bir zâttır, İbnu Hacer ve Suyûtî gibi cerh ve ta´dîl´de görüşleri mûteber olan mûtedil âlimlerce reddedilmiştir. Bu durum da Ahmed İbnu Hanbel´in Müsned´inde yer alan hadîslerin sıhhat durumu hakkında ikna edici bir bilgi verir. Nitekim ileride belirteceğimiz üzere, Dehlevî, Müsned´i Ebu Davud, Tirmizî, Nesâî´nin tabakasında (ikinci tabaka) zikredecektir.[64]

Müsned´in Rivayeti:

Ahmed İbnu Hanbel´in Müsned´ini, önce oğlu Abdullah almış o da talebesi Ebu Bekr Ahmed İbnu Ca´ferel-Kati´î´ye rivâyet etmiştir. Şu halde elimizdeki Müsned nüshası el-Kati´î rivâyetidir. Gerek Abdullah ve gerekse el-Kati´î´nin Müsned´e ilâvelerde bulunduğunu söylemiştik. Bunu rivâyet sigasından anlamak mümkün:

1- Ahmed´in rivâyetleri şu sigayla başlar:

Haddesenî Abdullah haddesenî Ebî. (Yani: Bana Abdullah rivâyet etti ve dedi ki: Bana babam (Ahmed) rivâyet etti ve dediki...)

2- Abdullah´ın ilaveleri şu sigayla başlar:

Haddesenî Abdullah, haddesenî fülân (yani bana Abdullah anlattı, ona da falan anlattı...)

3- Ebu Bekr el-Katî´î´nin ilâveleri de şöyle başlar:

Haddesenî fülan (yani bana falanca anlattı...)

Ayrıca Abdullah, Müsned´i babasından hep sema yoluyla almamıştır. Bir kısmını sema, bir kısmını arz, bir kısmını vicâde, bir kısmını sema-arz, bir kısmını da sema-vicâde yoluyla almıştır. Hadîslerin sevk sigasından bunlar derhal anlaşılmaktadır.[65]

Müsned Üzerine Çalışmalar:

Müsned, kıymeti nisbetinde âlâka görmüş, eskiden beri istinsâh edilmiş, üzerine bazı çalışmalar yapılmış bir kitaptır. Keşfu´z-Zünûn, Müsned üzerine Ebu Ömer Muhammed İbnu Abdi´l-Vâhid, Sirâcü´d-Din Ömer İbnu Ali (İbnu Mulakkin diye meşhurdur), Suyûtî´nin çeşitli çalışmalar yaptığını Ebu´l-Hasan İbnu Abdi´l-Hâdi es-Sindî´nin (v. 1139/1726) geniş bir şerh yaptığını belirtir.

Muasır muhaddislerden Mısırlı Ahmed Muhammed Şâkir (merhum) Müsned´deki hadîsleri tahkik ederek, numaralayarak yeni bir baskıya başlamış; her cildin sonuna, hadîsleri konularına göre tertiplemiş hadîs numaralarını muhtevî listeler koymuş, isnadları açıklayan dipnotlar koymuş, ancak çalışmayı tamamlayamadan vefat etmiştir.

Müsned üzerine, yine Mısır´da yapılan bir çalışma Ahmed Abdurrahman es-Sâati´ye aittir. Bu zat, Müsned´deki hadîsleri konularına göre tertiplemiş, senedleri, sahâbe hâriç, atmış, birçok konuya temas eden hadîsleri bir yerde tam olarak vermiş, başka yerlerde sâdece bâbla ilgili kısımları almak suretiyle kısaltmıştır, el-Fethu´r-Rabbânî li-Tertîbi Müsnedi´l-İmâm Ahmed İbnu Hanbel eş-Şeybânî adını taşıyan eser yedi ana bölüme (kitap), her bölüm bâblara ayrılır. Es-Saâtî, sonradan esere, kelime açıklamasıyla sınırlı diyebileceğimiz kısalıkta bir de şerh eklemiştir. Bugün beraberce 16 cilt halinde matbûdur.Ahmed İbnu Hanbel´in Müsnedî´ndeki hadîslerin baş kısmını esas alarak, Müsned´deki yerlerini gösteren alfabetik bir fihristi 1985 yılında basılmıştır. Eserin sâhibi Ebu Hâcir Muhammed es-Sâd İbnu Besyûnî´dir. Beyrut´ta basılmıştır.Hal-i hazırda, Müsned´in 1313 yılında Mısır´da yapılmış bir baskısı ve o baskıdan yapılan ofset