Tesettür ve kadın

Kadınların mesturiyyetleri, kendilerini siyanet ve haklarında, şeref ve siyadettir (4). Onun zıddı, iptizal ve mehanettir (5). Çünkü, inas, zükûrun tecavüz yeridir. Tecavüze mâruz olmak kadar zillet olamaz. Kadının izzeti, iffetindedir. İffetinin mertebesi de, göreceği tecavüzden, tebaüdü nisbetindedir. Bu tebâüd için dahi, ihticaptan eslem yol yoktur.


İhticap ve mesturiyyetin nevi ikidir: Biri hane içinde ihticaptır ki, kadın kısmı evi içinde, zevcinin ve mahremlerinin gayriyye, aralarına katılıp görünmemektir. Diğeri, hane dışında ihticaptır ki, kimseye görünmemek üzere, yüzünü ve baştan ayağa kadar, bütün endamını ve hattâ elbisesini, örtmek ve gizlemektir. Bunun zıddına (tekeşşüf) ve bunun ifratına (tebezzül) tâbir olunur.


Kadınlar, tekeşşüften ve tebezzülden, ve ricalin iştahlı gözlerine darörtülerle, arzı endam etmekten memnûdurlar. Yüzlerini ve ellerini ve hattâ ayaklarını, namazda açık bulundurabilirler. Ve lâkin, zaruret olmadıkça, mahrem olmayana bunları dahi gösteremezler. Sokakta yüz açmak ve elbisesinin kolunu veya eteğini, örtüden çıkarmak, şer'în emrine muhaliftir. İhticap, emri Kur'anîdir. Onda tehavünün vebali, büyüktür. (Yüz namahrem değildir) tâbiri, salât hakkında olmaktan gayride galattır.


Setri avret, erkekte ve kadında, eskidir. Arap kadınları, dîni mübînden evvel hattâ sadri islâmda, endamını setr ederek, erkeğe muhalit olup, başlannda bir örtü bulunur, ve fakat bir çoğunda, kayıtsızlıkla, yaka açığı ve kol bileziği görünür ve örtü içinde olanlar bile, yürüyüp yere ayak vurdukça, bacaklanndaki hâlhâllerin mevcudiyyeti, ihsas olunur idi.


Sûrei celîlei ahzap ile nâzil, hicap âyetinde, bunlar nehiy ve kadınlar erkekle ihtilâttan men olunarak - örtü altında - siyanet kılındılar. Ziynetleri cümlesinden olan elbiselerini dahi, erkekten örtmeğe memur olarak, bürgü ve çarşaflar içinde bulundular ve yüzlerine peçe çekip, yalnız gözlerini açık bulundurdular.


Kılıklar, zaman ve mekâna göre tebeddül edebildiyse de, ehli islâm kadınlarının, ihticap kıyafetleri - hakka hamdolsun - zail olmadı. Hattâ, müslimine tebaiyyette bulunan, gayri müslim nisvanı bile, - bâzı yerlerde görülen bakayanın delâletiyle anlaşıldığı üzere . mestur ve muhtecip oldular (6). Ancak, nisâ tâifesinin - her vakit için tabiî hal olan - erkeğe izharı mehasin etmek, ricalin müsamahaları ile, onları iptizal vartasına kadar, ilerletir oldu: Sokaklarda peçeler açılmakta, sağrılar gerilmekte, kulaklarla beraber yüzler, bileklerle beraber eller, dirseklerle beraber kolların elbisesi ve süsleri gösterilmektedir ki, bu ahval, onların hesabına dindar erkekleri hicaba düşürmektedir.


Evlerin erzakı gibi, elbise ve zinetlerini dahi, götürüp, kendilerini beğendirmek suretiyle, hariçten tedariki, vezaifi ricalden olarak erkekler için ehem ve âsan iken, kadınların çarşıya çıkıp, âğyâr ile ülfet ve hiç olmaz ise, zaruretsiz alış veriş sohbeti etmek, hoş görülüyor. Erkeklerin geceliklerini dahi, kendilerine kadınların alıp getirmeleri, âr olsa da ağır gelmiyor. Fesubhânallahilazîm!


------------------


(4) Siyadet, erkekler için efendilik demek olduğu gibi, kadınlar için dahi hanım efendilik demektir ki, hayr ve fazileti cemedici, bir mânâdır.


(5) Mehanet: Hakirlik ve haysiyetsizlik demektir.


(6) Biz, İstanbul Hıristiyan kadınlarının dahi, mesturiyyetleri zamanını pekâlâ, hatırlıyoruz.