İnânet (Cibab veya hısa sebebi ile ayrılma)

İnanet: İnniniyyettir. İnnin, erkeklik uzvu - kudretsiz olarak - mevcut olandır. Nâdir olarak yaradılıştan, ve en çok ihtiyarlıktan ileri gelir.


Cibab: Mecbubiyettir. Mecbub: tenasül uzvu, kesik olandır. Hisâe: Hasîliktir. Hasî: husyeleri kopuk (yok) olandır.


Evvelki, ak ağalık ve ikincisi ile üçüncüsü, tavâşîliktir ki, bunlar, kadına yaklaşmaya mâni olan hallerden, ve erkeğin ayıplarındandır.


Kadının dahi, tenasül mevziinde, ona yaklaşmaya mâni, çatıklık, yahut ur gibi ayıplar olabilir ki, öylesi, tenasül uzvunun fena teşekkülünden ibarettir. '


Kasm babının sonlarında geçtiği üzere, zevciyyette, kocaya şer'ân vâcip olan, zevcesine — bir kerre olsun — muvakaa etmektir. Ondan sonra, zevcenin — bu husustan dolayı — zevcinde husumet hakkı olmaz ise de, kendinden mâni olmayan, ve zevcinin bu baptaki mâniine — nikâhtan sonra — rızası bulunmayan kadının muhayyerliği, ve husumet hakkı olur ki. dilerse dâva ederek, zevcinden, hâkimin hükmü ile, ayrılabilir.


Onun bu baptaki hiyarı, ihmal üzerindedir: zevcini — bilâ rıza — innin, yahut mecbub veya hasî, bulup da, bir zaman dâvâ etmeyen veyahut dâvâ edip de, bir müddet dâvayı terk eyleyen, zevcenin dâva hakkı, sâkıt olmaz.


Kendinde, o gibi ayıp olan kadının, bir şey demeğe hakkı olmadığı gibi, her ikisi ayıpsız olmak hasebiyle fiilen karı koca olduklarından sonra, kocada hâdis olan, ananet sebebiyle dahi, zevcenin muhayyerliğe, kazaen hakkı olamaz.


Kocasının ayıbına nikâhtan evvel bilgisi veya nikâhtan sonra rızası olan kadının dahi, muhayyerliği bulunamaz.


Kendinde kusur olmayıp, zevcinin ayıbına dahi, nikâh vaktinde bilgisi ve nikâhtan sonra onu işittiği halde, rızası olmayan kadının zevci, innin olduğuna, ve kadını kendiliğinden bırakmadığına göre, kendisi hürre ve bâliğa ise, hâkime müracaatle dâvâ edebilir. Hürre olmayanın hiyâr hakkı, mevlâsına âit olur ve henüz gayri baliğa bulunanın bülûğuna intizar olunur. Hâkim, ona dokunmuş olup olmadığını kocasından sorar.


Zevc, kendinin dokunmadığını, ikrar ederse, hâkim onu imhal (yâni murafaa vaktinden itibaren, kamerî bir sene kendisini, tecil) eder.


Hâkimden başkasının teciline itibar olunmaz. O müddet içinde — ki, mutedil iklimler ahalisine göre, dört mevsimin insanların bünyelerince, tesirâtı görülmüş ve tam bir tecrübe hâsıl edilmiş olur — zevc bir defa olsun, vâsıl oldu ise, ne âlâ, vâsıl olamamış ise, kendinin tatlikinden imtinaı, ve zevcenin ayrılma talebinde İsrarı (1) üzerine, hâkim onları ayırır ve bu suretle zevceyn arasında bir talâkı bain, vukua gelmiş olur.


(Kadın, tam mehrini alır ve iddet bekler. Aralarında tevarüs cereyan etmez.)


Eğer zevc murafaa esnasında, inanetini ikrar etmeyip, birleştiğini iddia ederse, kadın bâkire olmadığına göre söz — yeminle — zevcindir.


Zevcin iddiasına karşı, zevce kendinin bekâretini iddia eylerse, muayene ettirilir.


Bakan kadın (bir olmak kâfi ve iki olmak ihtiyattır): Bâkire değil derse, söz yine — yeminle — zevcindir.


Zevc yemin ederse, kadının hakkı kalmaz olur. Yemine yanaşmazsa eski minval üzere, bir sene tecil olunur.


Bakan kadın, zevcenin bâkir bulunduğunu söylerse, söz — yeminsiz — zevcenindir.


Kadın, bâkire olmayıp da, bekâretinin, başka sebep ile, meselâ parmağı ile izalesini iddia suretinde dahi, zevc — yemini ile — tasdik olunur.


Husûmetin iptidasındaki yeminden nükûlde, zevc tecil ve intihadaki nükûlde, zevce tahyir edilir, demektir.


Tecil müddetinde, ramazan günleri ve zevcin hac zamanı ve gıybeti, zevcenin âdet günleri, hepsi hesaba dahil edilir.


Gerek zevc ve gerek zevcenin, az çok, hastalık müddeti ve bilhassa, zevcenin, hac ve bulunmadığı zamanı, hesap olunmaz.


Husûmet sırasında, zevc, küçük yani çocuk veya marîz, yahut ihramlı ise, tecilin başlama zamanı, bülûğdan ve ifakattan ve ihlâlden sonra olur.


Hâkimin tecili, innin ve o hükümde olan, hasî hakkındadır. Mecbûb sagir olsa dahi, tehirde fâide olmadığı için, mütalebe hakkı olan, zevcesinin dâvâsı üzerine, hâkim onu tecil etmeyip, derhal aralarını tefrik eder.


Gerek mecbubta ve gerek innin ve hasîyde, tefrikten sonra olan, ikinci evlenme için, hiyâr hakkı kalmaz.


------------------


(1) Bu ikinci talebidir. Birincisi tecil ve ikincisi tefrik için olmuş olur. Kadısın gıyabında, vekilinin talebi dahi, kendi talebi gibidir.