Mevlana Bahaeddin Kışlaki

Buhara´dan 12 fersah mesafede Kışlak´tan.. Zamanın ilim ve kemal merkezlerinden. . Şâh-ı Nakşibend Hazretlerinin soh-

bet şeyhi ve hadîs hocası. . Mevlânâ Arif Hazretleri, Emîr Külâl´e erişmeden Mevlânâ Bahaeddin´in müridi imiş. .

Hoca Bahaeddin Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, hallerinin ba­şında, Nesef vilâyetinde, Mevlânâ Bahaeddin Kışlâkî´ye tesadüf etmişler ve hizmetine can atmışlar.. Mevlânâ Bahaeddin, adaşı, istikbalin velîler velîsi Hoca Bahaeddin´i, görünce demiş ki:

? Sen öyle yükseklerde uçacak bir kuşsun ki, senin arkada­şın ve uçuş yoldaşın Arif Dikgerânî olsa gerektir.

Bu söz üzerine Şâh-ı Nakşibend, Mevlânâ Arifi bir an ev­vel görmek iştiyakiyle yanmaya başlamış. . Mevlânâ Bahaed­din işin farkında. . O sırada da Mevlânâ Arif kendi köyünde ve tarlasını ekmekte

Mevlânâ Bahaeddin, Şâh-ı Nakşibend´e hitap ediyor :

? Gönlün Mevlânâ Arifi çekiyorsa, çağırayım, gelsin!. Ve dama çıkıp dipsiz mesafelere doğru üç kere «Arif, Arif, Arif!» diye haykırmışlar..

Tam o anda, öğle namazından sonra yakınlariyle sohbet ha­linde bulunan Mevlânâ Arif birdenbire şöyle demiş :

? Beni Mevlânâ Bahaeddin Kışlâkî çağırıyor! Hemen git­mem lâzım. . Artık siz de evlerinize dönün!

Ve aceleyle yola çıkmışlar. . Aradaki 29 fersah, yani iki bu­çuk günlük mesafeyi en kısa zamanda almışlar. . işte, Şâh-ı Nak­şibend ile Mevlânâ Arifin ilk karşılaşmaları böyle oluyor :

Hoca Ubeydullah Hazretleri :

? Mevlânâ Bahaeddin Kışlâkî ulu kişiydi. Hoca Bahaeddin Nakşibend Hazretleri, hallerinin başında kendisine ve sohbetine erişmiştir. Bir gün Mevlânâ Bahaeddin, Hoca Bahaeddin Hazret­lerine, mutfakta bir dervişi olduğunu ve onu görmesi gerektiğini söylüyor. Hoca Bahaeddin mutfağa girince, çıplak sırtı üzerinde ağır bir odun yükü taşıyan bir derviş görüyor. Mevlânâ Bahaed­din´in Hoca Bahaeddin Hazretlerine bu manzarayı göstermekten muradları, hizmetteki ihlâsı göstermekti.

Hoca Ubeydullah Hazretleri bu nakilden sonra meclislerin­de bulunanlara diyorlar ki :

? İhlâs ile bunca hizmetler edip bu yolda nefislerini hiçe indirmiş ve yokluğa bulamış insanlar vardır. Onlar öyle bir dev­lete erişmişlerdir ki, başka hiç bir devletle kıyas kabul etmez. Siz hizmette bu dereceye ulaşamasanız bile kabul ve takdir edi­niz ki, böyleleri mevcuttur.