İmam Rıza(k.s.)´dan Hikmetli Öğütler

Mü?min, kendisinde üç haslet olmadıkça mü?min olmaz: Rabbinden bir sünnet, Peygamber?inden bir sünnet ve imamından bir sünnet. Rabbinden olan sünnet, sırrı gizlemektir. Peygamber?inden olan sünnet, halkla iyi geçinmektir. İmamından olan sünnet de sıkıntı ve zorluklarda sabırlı olmaktır.

Nimet sahibi olan kimse, ailesine rahat bir geçim sağlamalıdır.

İbadet, çok (mustahap) namaz kılmak ve çok (mustahap) oruç tutmak değil; ibadet, Allah´ın işleri hakkında çok düşünmektir. (Çünkü ancak bu yolla insan Allah?a iyice tanıyabilir ve ihlasla ona ibadet eder.)

Peygamberlerin sıfatlarından biri de temizliktir.

Üç şey paygamberlerin sünnetindendir: Güzel koku kullanmak, bedendeki kılları kesmek ve çok cima yapmak.

Emin, sana hıyanet etmemiş, sen haine güvenmişsin. (Bu söz, emaneti zayi edilen bir kimse için söylenmiştir. Maksat, emin insanlara su-i zanda bulunmamak ve herkesi de emin saymamak gerektiğini açıklamaktır.)

Allah bir işi irade ettiği zaman kulların aklını alır; böylece emrini gerçekleştirir, iradesi yerini bulur. Emrini gerçekleştirdikten sonra herkese aklını geri verir. O zaman "Bu (olay) nasıl oldu ve nerden ortaya çıktı?" diye şaşırırlar.

Susmak, hikmet kapılarından bir kapıdır. Susmak, (boş yere konuşmamak), muhabbet kazandırdığı gibi her hayrın da kılavuzudur.

Boş işler, boş sözleri gerektirir.

Büyük kardeş baba yerindedir.

"Adi insan kimdir?" diye sorduklarında İmam: "Sahip olduğu şey, kendisini Allah?tan alıkoyan (gafil eden) kimsedir." buyurdular.

Herkesin dostu onun aklıdır; düşmanı ise cehaletidir.

İnsanlara muhabbet beslemek aklın yarısıdır.

Allah dedikoduyu, malı zayi etmeyi ve her şey için insanlara ağız açmayı sevmez.

Müslümanda on haslet olmadıkça aklı kemale ermez: "İyiliği umulmalı, kötülüğünden emin olunmalı, başkalarının az iyiliğini çok görmeli, kendisinin çok hayrını az saymalı, ihtiyacı olanların müracaatından bıkmamalı, ömür boyu ilim talep etmekten yorulmamalı, Allah yolunda fakir olmayı zengin olmaya tercih etmeli, Allah yolunda aşağı olmayı düşmanların içerisinde aziz olmaktan üstün bilmeli, tanınmamayı meşhur olmaya üstün tutmalı, onuncusu ve en önemlisi olan ise ilk karşılaştığı herkesi kendisinden daha iyi ve daha takvalı bilmesidir.

İnsanlar iki kısımdır: Kendisinden daha iyi ve takvalı olan; ve kendisinden daha kötü ve daha aşağı olan. (Nazarında) Kendisinden daha kötü ve daha aşağı olan biriyle karşılaştığında şöyle demelidir: "Belki onun iyiliği gizlidedir ve bu onun yararınadır. Benim iyiliğim ise açıktadır; bu da benim zararımadır." Ama kendi-sinden daha hayırlı ve daha takvalı birini gördüğünde de, ona ulaşmak için karşısında tevazu etmelidir. Bunu yaparsa makamı yücelir, iyilikleri temiz olur, ismi iyi anılır ve zamanının efendisi olur.

Bir adam, "Kim Allah´a tevekkül ederse O, ona yeter." ayetinin manasını İmam?a sordu; İmam şöyle buyurdular: "Tevekkülün dereceleri vardır. Bir derecesi; bütün işlerinde O´na güvenmen, O?nun tüm işlerine razı olman, hiçbir hayır ve hiçbir hususta senin hakkında kusur (haksızlık) etmediğini ve hükmün de O´nun elinde olduğunu bilmendir. Öyleyse O?na tevekkül et ve işleri O´na bırak. Diğer bir derecesi de; ilminin kuşatmadığı gayb-ı ilahi´ye iman etmendir; o gaybın ilmini Allah´a ve O´nun eminlerine bırakman, gayb ve gayb olmayan her şeyde Allah´a güvenmendir."

Ahmed ibn-i Necm; "Ameli batıl eden bencillik nedir?" diye sorduğunda İmam şöyle buyurdu: "Bencilliğin dereceleri vardır: Bazen bencillik insanın kötü amelini onun için süsler, insan onu iyi görür, ondan hoşlanır ve iyi bir iş yaptığını zanneder. Bazen de insan Rabbine iman eder ve bununla Allah´a minnette bulunur. Oysa imanı için de Allah´a minnet borçludur.

"Tevekkülün haddi nedir?" diye sorduklarında: "Allah?tan başka hiçbir kimseden korkmamaktır." buyurdular.

Evlenirken yemek vermek sünnettir.

Bir yudum suyla bile olsa sıla-ı rahimde bulun. En iyi sıla-i rahim, akrabaya eziyet etmemektir. Allah Teâla kitabında şöyle buyurmuştur: "Sadakalarınızı minnet ve eziyet ederek batıl etmeyin."

Hilim (olgunluk) ve ilim, derin anlayışın nişanelerindendir. Susmak, hikmet kapılarından bir kapıdır. Susmak (boş yere konuşmamak) muhabbet kazandırdığı gibi her hayrın da kılavuzudur.

Ailesini geçindirmek için rızık peşinde olan kimsenin mükâfatı, Allah yolunda cihat eden kimsenin mükâfatından daha fazladır.

İmam hazretlerine: "Nasıl sabahladınız?" dediklerinde şöyle buyurdular: Yakınlaşan bir ecel, (azalan bir ömür) ve korunan bir amelle sabahladım; ölüm yanıbaşımızda beklemekte; ateş arkamızda durmakta ve bize ne yapılacağını da bilmiyoruz.

Asaletinde güvenilirlik, tabiatında kerem, ahlakında sebat, nefsinde şeref ve kalbinde Allah korkusu bulunmayan kimseden, dünya ve ahiret işlerinden hiçbiri için hayır bekleme.

Karşı karşıya gelen iki gruptan, ancak affı çok olan grup (Allah tarafından) yardım görür (zafere kavuşur).

Cömert, yemeğini yesinler diye halkın yemeğini yer. Ama cimri, yemeğini yemesinler diye halkın yemeğini yemez.

Biz tıpkı Resulullah salla´llâhu aleyhi ve alih gibi verdiği sözü yerine getirmeyi kendisi için borç bilen bir Ehl-i Beytiz.

Öyle bir gün gelir ki, afiyet (rahatlık) on cüz´ olur: Dokuz cüz´ü insanlardan uzaklaşmakla ve bir cüz´ü de susmakla sağlanır.

Güçsüze yardım etmek en iyi sadakadır.

Kulda şu üç haslet olmadıkça imanın hakikatinin kemaline erişemez: "Dinde derin anlayış sahibi olmak, geçimini güzel bir şekilde ayarlamak ve musibetlere karşı sabırlı olmak."