Mevlana Halid(k.s.) Hazretleri´nin Bazı Beldelerdeki Halifelerine Vasiyeti

Besmele, hamdele ve salveleden sonra;

Size vasiyyet ederim ki, sünnet-i seniyyeye şiddetle temessük edin! Rüsûm-ü câhiliyeden i´râz ve merdûd bid´atlerden sakının! Şatafât-ı Sôfiyeye aldanmamanızı emr ederim. Vezîr, emîr, paşa ve birtakım avam kimselerle sohbeti terk ediniz. Zîrâ, kötü ittihamlara uğramanıza sebep olur. İki fesâd taaruz ettiğinde ehvenini seçmeniz gerektir. Gayrın nasîhatı ile ittihaz eden kimse saîddir. İhvânın ihtiyaçlarını görmek ibâdetten olduğu, sizi tevehhümle bırakmasın. Zîrâ, bu kaza daha büyüğü bulunmadığı takdirdedir. Melîkler, emîrler ve zâlim kimselerle beraber bulunmayın. Çünkü, sizde onları ıslâh edecek kuvvet yoktur ve onları gıybet ve sebetmeyin.

Kendinizi büyük sanıp da gururlanmayın. Onları zulme nisbet edip de, kendinizi sulehâdan saymayın. Zîrâ bu zan, cehil ve ucübdür. Onlara ıslâh ve tevfik ile duâ etmeniz lâzımdır. Peygamber SAS Efendimizden, İmâm-ı Taberânî (Mu´cem)inde, bu hakka dâir bir hadîs rivâyet etmiştir ve bu hadîs-i şerîfde: "Ümmete sövmeyiniz, onları ıslâha çağırınız, çünkü onların salâhı sizin salâhınızdır." buyurmuşlardır.

Bu günden sonra onları tarîkate almayın! Şehvet-i dünyaya dalıp hep dünyadan bahs eden tüccarları ve ulemâdan, talebe-i ulûmdan, ilimlerini şöhret ve câh için vesiyle kılanları da almayın! Bir de, batâlet ve tembelliklerini tarîkate isnâd edenleri ki, bunlar halkın yanında salâh-ı hâl gösterip de yüreklerini halka tahmîl ederler, böylelerini de almayın ki, bunlar dünya mansıblarından bir rütbe gördükleri vakit, kaplanın avına sıçradığı gibi atılırlar. Onlar hulefâdan biriyle müsâvî sayılsalar, hoşlanmazlar. Hele bir mürîdle denk tutsalar, gazablarından kükrerler. Şöhret için hilâfet arzu ederlerse, onlardan kaçının. Zîrâ onları görerek halktan bazıları da hilâfet hevesine kapılırlar ve bu vâsıta ile para toplama çabasına düşerler.

İyi bilin ki, sizin bana en ziyâde sevgiliniz, etbâınızın pek az olanıdır ve ehli-dünyaya alâkası olmayanıdır. Zahmet ve meşakkatı fazla olandır. Fıkıh ve hadîsle meşgul olanınızdır. Bir hadîs-i şerîfde meâlen, "Bir kimse sultâna ne kadar yakın olursa Cenâb-ı Hak´ka o nisbette uzak olur." buyurulmuştur.

Bir kimsenin etbâı ne kadar çok olursa, şeytanı da o kadar çok olur. Şu halde, dünya malı, şöhret ve câh için tama etmek, dîni verip dünyayı almakdan başka bir şey değildir. Böyle olanların fesâdı beyandan müstağnîdir. Şeytan sizi aldatmasın. Hem sizin etbâınız çoğalırsa her gün Kur´ân-ı kerîm´i hatim etmek kolay olmaz. Zikr ettiğimiz zemîmelerden ârî, tâlib ve sâdıklardan bir tânesi, binlerce battâlînden ahsendir. Hatm-i Kur´ân için otuz mürîd kâfîdir. Komşulardan muhlisler ile de mümkün olur. Eğer kolay olmazsa, "Allah bir kimseye ancak gücü yettiği kadar teklif eder?" (2/65) ilâhî hitabı hatırlanmalıdır.