İstikbal-i Kıble

Yüzünü kıbleye dönmeye gelince, yüzünün zahirini diğer cihetlerden çevirip Yüce Allah'ın Beyti istikametine döndürmektir. Senden istenen, kalbi diğer işlerden ayırıp Allah'ın emri istikametine çevirmek değilmiş gibi bir zanna kapılmaktasın). Heyhat! Senden bunun gayrisi bir şey istenilmiş değildir.


O halde, kalbinin yüzü vücudunun yüzü ile birlikte (ibadete yönelmiş) olsun. (Şu ciheti iyi) bil : Yüz, diğer yönlerden çevirilmedikçe Beyt-i Şerife dönmüş olamıyacağı gibi, kalb (masiva)dan boşalmadıkça Allah (Azze ve Celle)'ye dönmüş olmaz. Azîz ve Celîl Allah'ın huzurunda bulunduğunu hiç unutma. Allah Teâlâ senin durumuna muttalidir. Bak artık (iyi düşün), kim, nasıl ve ne ile kurtulur?


Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur .


اِذاَ قَامَ الْعَبْدُ اِلَى صَلاَ تِهِ فَكَانَ هَواَهُ وَوَجْهُهُ وَقَلْبُهُ اِلىَ الّلهِ تَعَلىَ عَزَّ وَجَلَّ اِنْصَرَفَ كَيَوْمِ وَلدَتْهُ اُمُّهُ


Mânâsı :


«Kul; namazını   kumaya   kalkınca   nefsi, yüzü ve kalbi ile birlikte Azîz Ve Celîl olan Allah'a   yönelirse   anasından   doğduğu   gündeki gibi (temiz olarak namazdan) ayrılır.» (30)


(30)    İhyâu Ulumi'd - Dîn. c. I. s. 121.